İletişim
Writer

Esen Nur Daş Özel

Ağaç Kapma OyunuÇevir

Ağaç Kapma oyununun adı, oyunda bulunulan eylemden gelmektedir. Oyun, yörelere göre Niğde’de “Ağaç Kapma” (Demir, 2002:157), Erzincan’da “Ağaç Kapmaca” (Bayraktar’dan akt. Tören Gül), Kırşehir’de “Köşe Kapmaca”, Karahöyük- Avşarı (Özdemir, 1997: 234) ve Kocaeli’nde (Özhan, 1997: 82) “Postacı”, Antalya’da “Zambak” (Özhan, 1997: 83), Sivas- Zara “Ali Cambaz Taşa Basamaz” (Onur ve Güney, 2002: 254), Sinop’ta “Ali Cambaz Taşa Basmaz” (Özdemir, 1997: 235), Zonguldak’ta “Duvar Elim” (Özdemir, 1997: 235), Yozgat’ta “Yer Kapma” (Özdemir, 1997: 234) ve bazı yörelerde “Tuttum Direk” (Onur ve Güney, 2002: 44) adlarıyla oynanmaktadır. 

Oyunda araç gereç yoktur. Sadece köşe ya da bir nesne belirlenir. Oyun bazı yerlerde ağaçlık alanlarda (Özhan, 1997: 82) bazı yörede sokak aralarında oynanır (Özdemir, 1997: 235). Genellikle bahar ve yaz aylarından açık alanlarda oynanmaktadır. 8-10 (Onur ve Güney, 2002: 254) kız ve erkek çocukları arasında oynanmaktadır. Oyun oynamaya başlamadan önce bir ebe seçilir. “Çocukların ağaçlık alanda oynadıkları bir oyun. Birbirine iki üç metre aralıklı dört beş ağaç seçilir. Her oyuncu bir ağacın başına geçer, ebe olarak seçilen oyuncu ortada durur. Ağaçların başındaki sık sık karşılıklı yer değiştirirler. Onlar yer değiştirirken ebe oyunculardan birinin ağacını kapmaya çalışır, eğer kaparsa ortada kalan oyuncu ebe olur. Bu oyunun çok değişik çeşitlemeleri vardır. Özellikle oynandıkları yere göre değişiklikler gösterir.” (Özhan, 1997: 82).

Niğde’de oynanan “Ağaç Kapmaca” oyunu, çocuklar tarafından ağaçlık alanda oynanmaktadır. Oyuncu sayısına göre iki üç metre aralıklı dört beş ağaç seçilir. Her oyuncu bir ağacın başına geçer, ebe olarak seçilen oyuncu ortada durur. Ağaçların başındaki oyuncular sık sık karşılıklı yer değiştirirler. Onlar yer değiştirirken ebe, oyunculardan birinin ağacını kapmaya çalışır. Ebe hangi ağacı kaparsa o ağacı seçen oyuncu ebe olur. Oyun bu şekilde devam eder (Demir, 2002:157).

Erzincan’da oynan “Ağaç Kapmaca” oyunu, ağaçlık bir alanda, kalabalık bir oyuncu ile oynanır. Bunun için ebe tespiti yapılır. Daha sonra her oyuncu kendisine bir ağaç bularak bunu eliyle tutar. Oyuncular, arkadaşları ile ağaç değiştirmeye çalışırlar. Ağaç değiştirme sırasında, ebe ağacı ele geçirirse, ağacını kaptıran ebe olur ve oyun devam eder (URL-1).

“Köşe kapmaca olarak Kırşehir'de oynanan oyun, eski ve kullanılmayan kamyon kasası, boş havuz gibi yerlerde oynanır. Oyuncular birer köşeyi tutarlar, ebe ortada durur. Oyuncular sık sık köşelerini değiştirirken ebe onlardan birinin köşesini almaya çalışır (Özhan, 1997: 82). Postacı adıyla Kocaeli'nde oynanan bir başka çeşitlemesinde de yere ikişer-üçer metre arayla, yaklaşık bir metre çapında beş daire çizilir. Bu dairelere birer il adı verilir. Oyuncular birer birer bu dairelerde dururlar. Ebe de ortada durur. Oyuncular ebeye ‘Ebe bugün postada ne var’ diye sorarlar. Ebe de yerdeki dairelere verilen illerden ikisinin adını söyler. Adı söylenen dairelerde duran oyuncular hızla birbirleriyle yer değiştirirler. Ebe, iki oyuncudan daha çabuk davranıp birinin dairesini almaya çalışır. Alırsa ebelikten kurtulur, ortada kalan ebe olur (Özhan, 1997: 82). Karahöyük- Avşarı’de oynanan “Postacı” oyunu ise çocuklardan birinin ‘postacı’ olmasıyla başlar. Kendilerine birer il adını (Edirne, Hakkari vb.) takma ad olarak seçen diğer çocuklar bir daire oluşturacak şekilde ayakta dururlar. Postacı olan çocuk dairenin ortasındadır. Postacı, ‘mektup var, Denizli İzmir arası’ diye bağırır. Takma adları söylenen çocuklar kendi aralarında yer değiştirmeye çalışırlar. Ebe de bu sırada onlardan birinin yerini kapmak için fırsat kollar. Yeri ebe tarafından kapılan çocuk, yeni oyunun postacısı olur ve oyun aynı şekilde tekrar edilir (Özdemir, 1997: 234). Antalya Kargın'da oynanan ‘Zambak’ oyununda bir urganın ucuna bezden yapılan top bağlanır. Yere, çapı urganın uzunluğunda bir daire çizilir. Oyuncular bu daire üzerinde arkalı önlü ikişer ikişer dururlar. Ortada duran ebe elindeki urganı sallayarak ‘yer değiştir’ diye bağırır. Oyuncular öndeki veya yandakileriyle yer değiştirirler. Yerini bulamayan, değiştirme sırasında ebenin urganın ucundaki topla vurduğu oyuncu ebe olur. Bu oyunlar genellikle 5-10 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklar arasında oynanır (Özhan, 1997: 83). "Tuttum Direk” oyunu da çardak altlarında yahut ağaçlıklarda oynanır. Evvelâ bir güdekçi seçilir. Bu güdekçi ortada durur. Oyuncuların da hepsi birer direk yahut ağaç kökü tutarlar. Sonra hepsi tuttum direk diye birbirlerini işaretleşerek yerlerini değişirler. Güdekçi bu sırada boş kalan direği yakalarsa güdek ortada direksiz kalana geçer. Birisi diğerinin direğine geçer, o başkasına geçemezse onu da yakalayabilir. Oyun böylece devam eder (Onur ve Güney, 2002: 44). 

Sinop’ta oynanan “Ali Cambaz Taşa Basmaz” oyununda oyuna katılan oyuncular kol kola girerler ve hep birlikte ‘pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi’ diyerek küçük dairelerin ortasında dönerler. Bu bölüm biter bitmez bütün çocuklar kendilerine birer daire bulmaya çalışırlar. Oyun sahasında oyuncu sayısından bir eksik sayıda daire bulunduğundan çocuklardan biri Dışarıda kalır. Dışarıda kalan oyuncu, oyunun ilk ebesi olur. Bazen bu küçük daireler yerine taşlar da kullanılır. Oyuncular ‘Ali can baz , taşa basmaz’ diyerek kendi aralarında yer değiştirirler. Ebe de yerini boşaltan oyuncunun yerini kapmaya çalışır (Özdemir, 1997: 235). Sivas-Zara’da oynan “Ali cambaz taşa basamaz” oyunu ise oyuncuların el ele tutarak bir daire oluşturmalarıyla başlar.  Sonra haftanın günlerini saymaya başlarlar. Pazar, pazartesi, salı, çarşamba ... Pazar'a gelince ellerini bırakarak önceden hazırlanmış olan ve oyuncu sayısından bir eksik olan taşların üzerlerine basarlar. Taşlardan birisine basamayan çocuk ebe olmuş olur. Diğerleri arada sırada taştan inip ‘Ali cambaz, taşa basamaz’ diye bağırırlar. Bu çocuk taşa basamadan ebe gelip onu vurursa, o ebe olur ve diğeri ebelikten kurtulur. Oyun böylece devam eder (Onur ve Güney, 2002: 254).
Zonguldak’ta oynanan “Duvar Elim” oyununda ise oyunculardan biri ‘ebe’ olur ve sokağın ortasında ayakta durur. Diğer oyuncularda her biri ayrı bir duvarda ellerini dayamış şekilde oyuna başlarlar. Oyuncular her yirmi saniyede bir duvarlarını değiştirmek zorundadırlar. Belirlenen sürede duvarını değiştirmeyen ya da duvar değiştirirken duvarı ebe tarafından kapılan oyuncu, yeni oyunun ebesi olur (Özdemir, 1997: 235). Yozgat’ta oynanan “Yer Kapma” oyununda da beş çocuk arasında oynanır. Oyun sahasına kare şeklinde dört adet daire çizilir. Ebe, diğer çocuklar yer değiştirirken boş bir daireyi kapmaya çalışır (Özdemir, 1997: 234). Oyunun Anadolu'daki varyantlarının birbirine benzer şekilde kaçma ve kovalamaya dayalı olduğu ancak kaçılan veya saklanılan yerlerde ağaç, duvar, sokak, köşe vb. yerler olarak çeşitlendiği görülmektedir. 

Oyun, birlikte oynama becerisi geliştiren bireylerin sosyalleşmelerine imkan sağlayan araçsız oyunlardandır. Çeviklik, konsantrasyon, denge ve koordineli hareket etmeyi gerektiren oyunda fiziksel ve bilişsel gelişim sağlanmaktadır. Doğada var olan oyunlarla oynanması, doğanın oyun alanı veya mekanı olarak düşünülebileceğini, bu oyunun da somut olarak doğadan tasarlanan veya icat edilen her araç ve nesneyle oynanabilecek bir kurgusunun olduğunu göstermektedir. 

KAYNAKLAR

Demir, İlknur. (2015). Niğde Geleneksel Çocuk Oyunları ve Halkbilimsel İncelemesi. Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi. 

Onur, Bekir ve Güney, Neslihan. (2002). Türkiye'de Çocuk Oyunları: Derlemeler. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Özdemir, Nebi. (1997). Türk Çocuk Oyunları. Cilt 2. Ankara: Akçağ Yayınları.

Özhan, Mevlüt. (1997). Türkiye’de Çocuk Oyunları Kültürü. Ankara: Feryal Matbaa.

URL-1: https://erzincankulturatlasi.com/erzincan-cocuk-oyunlari/ (Erişim Tarihi: 05.03.2025).

MADDE YAZARI

Esen Nur Daş Özel

ISBN

978-625-99966-0-8