İletişim
Writer

Araş. Gör. Kadim Polat

Ahçı/AşçıÇevir

Düğün evlerinde gece vakti çocuklar ve yetişkinler tarafından oynanan eğlencelik bir oyundur. Ülkemizde daha çok Muğla Ula’da yaygın olan Ahçı oyununun bu yörede iki çeşit varyantı vardır: Bunlardan ilki kadınlar ve kız çocukları tarafından, ikincisi ise erkekler tarafından oynanır (Demircioğlu, 1934: 29). 

İlk varyant şöyledir: Düğün gecesi kadının biri aşçı rolüne girer ve önüne kızlardan birini alarak onun yüzünü örter. Diğer kızlar da aşçı kadının karşısına geçerek ve birbirlerinin saçlarını tutarak bir sıra hâlini alırlar. Hepsinin önünde tef çalan bir çalgıcı vardır. Kızlar tefin ritmine ayak uydurarak bir türkü söylemeye ve evin içinde dolaşmaya başlarlar. O sırada aşçı kadının önüne gelip şu türküyü söylerler:

Düveni aç bakalım

İçinde ne var bakalım

İçinde ne var bakalım

Biyonda tadını tadalım (Demircioğlu, 1934: 29).

Akabinde aşçı kadın, örttüğü kızın yüzünü açar. Kızlar bu kızı beğenmezler ve odanın içinde şu türküyü söyleyerek dolaşmaya devam ederler:

Endeki yemek pişmemiş,

Haydi kızlar gezelim,

Kiremidi ezelim (Demircioğlu, 1934: 30).

Bu türküden sonra tekrar gelip kızın örtüsünü açarlar. Bu kez kızı beğenirlerse tef çalan çalgıcı ile aşçı kadın bir araya gelir ve kimsenin duyamayacağı bir şekilde peçesini açtıkları kıza bir yemek adı koyarlar. Diğer kızlar ise çeşitli türküler ve maniler eşliğinde odayı dolaşmaya devam ederler. Bu sırada aşçı kadın en arkadaki kızı yakalar. Bunun üzerine kızlar grubu aşçı kadına doğru gelerek şu türküyü söyler:

Andaki yemek pişmemiş,

Haydi kızlar dağlara,

Gelmeyelim buralara (Demircioğlu, 1934: 30).

Bu türküyü okuyarak odada dönmeye devam eden kızlara aşçı kadın sırasıyla bir isim takar. Ancak bu isimlerden biri, memlekette gülünç biri olmasıyla nam salan bir adamın ismidir. Aşçı kadın bu gülünç ismin geçtiği şu türküyü okur:

Çıkıversin de Sillicelerin Ömer oyuna

Kumaşlar dolansın boynuna

Kurbanlar keseyim yoluna (Demircioğlu, 1934: 30).

Bu türküdeki ismin sahibi olan kız ortaya çıkıp gülünç bir şekilde oynamaya başlar. Akabinde çalgıcı sırayla diğer kızların da ismini söylemeye başlar ve ismi okunan her kız ortaya çıkıp oynamaya başlar. Oyun böyle sabaha kadar devam eder (Demircioğlu, 1934: 30; Onur ve Güney, 2022: 33).

Sadece erkeklerin oynadığı ikinci varyantta ise bir kişi aşçı olur ve diğer oyunculara bir yemek adı koyar. Ancak oyuncuların hiçbiri birbirinin adını bilmemektedir. Oyunculardan biri sarhoş taklidi yaparak içeri girer ve aşçıya hangi yemekleri pişirdiğini sorar (Demircioğlu, 1934: 93). Aşçıdan pişen bütün yemeklerin adını öğrenen sarhoş, içlerinden bir yemeği beğenir ve o yemeğin hemen önüne gelmesini ister. İlgili yemek hangi kişinin adı ise o kişi ortaya çıkar ve sarhoşun dizine yatar. Sarhoş onu yemeye başlar. Eğer sarhoş yemeği lezzetli bulursa diğer oyuncular da yemeğin başına üşüşür ve sarhoştan biraz da kendilerine vermesi için ricada bulunur. O sırada gülüşmeler olur ve oyun böyle devam eder (Demircioğlu, 1934: 93; Onur ve Güney, 2002: 47).

Bu oyun sayesinde oyuncular sosyalleşme imkânı kazanır; yaratıcılık duygularını, hayal güçlerini ve tat duygularını geliştirir. 

KAYNAKLAR

Demircioğlu, Yusuf Ziya (1934). Anadolu'da Eski Çocuk Oyunları. İstanbul: Millî Mecmua Matbaası.

Onur, Bekir ve Güney, Neslihan (2002). Türkiye'de Çocuk Oyunları: Derlemeler. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.



MADDE YAZARI

Araş. Gör. Kadim Polat

ISBN

978-625-99966-0-8