İletişim
Writer

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Aksoy

Alaylar-BulaylarÇevir

Alaylar-Bulaylar Oyunu geçmişte Anadolu’nun pek çok bölgesinde farklı isimlerle oynandığı bilinse de ilk kez ne zaman oynandığıyla ilgili kesin bir bilgi mevut değildir. Oyun, adını oyun içinde söylenen tekerlemedeki bir ifadeden almaktadır.

Oyun; Tokat’ta Alayla Bulayla (Bayrak, 1998: 96), Niğde’de Alaylar (Demir, 2015: 134), Elazığ’da Aleylim Puleylim (Turgut, 2005: 352), Zonguldak Safranbolu’da Alaylı, Isparta’da Hey Alaylar Alaylar, İstanbul’da Alaylı Bulaylı, Hatay’da Halaylar, Bartın’da Huleli Huleli, Mersin Çukurkeşlik’te Çingene Aliler, Konya Karapınar’da Aa… Lay Lay, Hatay’da Aliler (Özdemir, 2006: 335-338) olarak bilinmektedir. Oyunun ismi, tekerlemede geçen ifadeye göre değişiklik göstermektedir. Her bölgede tekerleme söylenerek icra edilen oyunun, farklı bölgelerde çeşitli kurallar etrafında oynandığı görülmüştür. Oyunun farklı varyantları bulunsa da oyun, her bölgede genel olarak aynı amaç dâhilinde oynanmaktadır. Oyunda herhangi bir araç-gereç kullanılmamaktadır. Oyun, düğün oyunu olarak bilinen Tokat, Muğla gibi bölgelerde düğün olduğu zamanlarda oynanmaktadır. Düğün zamanları dışında oynanan oyunun farklı varyantları, genellikle yaz ve ilkbahar mevsimlerinde oynanmakla birlikte hava şartlarının uygun olduğu diğer mevsimlerde de oynanmaktadır. Oyun genelde açık alanda oynanmaktadır. Oyun, Anadolu’da yaygın olarak kız çocukları tarafından oynansa da bazı bölgelerde erkeklerin de oyuna dâhil olduğu görülmüştür. Örneğin, Elazığ’da oynanan Aleylim Puleylim Oyunu ve İstanbul’da oynanan Alaylı Bulaylı Oyunu kız erkek karışık 2 grupla oynanabilmektedir (Turgut, 2005: 352; Şendur, 2019: 326). Oyun, yaygın olarak kalabalık 2 grupla oynanmaktadır. Oyuncu sayısı 5-10 kişi arasında değişmektedir. Tokat ve Muğla Ula’da oynanan Alayla Bulayla Oyunu’nda oyuna başlamadan önce kızlar, “oğlan ve kız evi” olarak 2 takıma ayrılırlar (Bayrak, 1998: 96; Özdemir, 2006: 335). Takımların oğlan ve kız evi olarak belirlenmesinde herhangi bir uygulamanın yapılmadığı görülmüştür. Afyon’da oynanan Alile (Alaylar) Oyunu’nda ise gruptaki oyuncular sayışma yöntemiyle belirlenir (Gürbüz, 2017: 205). Diğer yörelerde oynanan oyunlarda, oyuna başlamadan önce farklı bir hazırlık yapılmadığı ve grupların herhangi bir yöntemle belirlenmediği görülmüştür.

Tokat’ta düğünlerde oynanan Alayla Bulayla Oyunu’nda takımlar oluşturulduktan sonra 2 grup da kendi oyuncularıyla el ele tutuşur ve oyuncular karşılıklı olacak şekilde sıralanırlar. Oğlan evi, bir tekerleme söyleyerek kız evinden kız ister. Kız evi de söylenen tekerlemeye karşılık verir. Kız evi, tekerlemeye karşılık verirken oğlan evi geriye doğru çekilir. Oyunda söylenen tekerleme ise şu şekildedir:

-Alaylar bulaylar top top saraylar.

-Ne istersin, ne istersin bizim saraydan.

-Biz sizin alayda bir güzel gördük onu isteriz.

-O güzelin ismini cismini bize bildirin.

-O güzelin ismi de cismi de Ayşe Hanım’dır.

-Hanımdır, canımdır, yayan gelemez.

-Altın araba, gümüş teker gelir alırız.

İsmi söylenen kişi, oğlan evine geçer. Oyun karşılıklı atışma şeklinde devam eder (Bayrak, 1998: 96-97). Muğla Ula’da oynanan Alayla Bulayla Oyunu da düğünlerde oynanmaktadır. Oyun, aynı kurallar çerçevesinde oynansa da birkaç farklılık bulunduğu görülmüştür. Oyunda, önce oğlan evi kız evinden kız ister. Kız tarafı, oğlan tarafını beğenmezse bu durumu alaylı bir şekilde tekerleme söyleyerek ifade eder. Oğlan evi de yine alaylı bir tekerlemeyle kız evine karşılık verir. Kız tarafının oyunu başlatan ve oğlan evini beğenmediğini dile getiren tekerlemesi şu şekildedir:

-Ay alaylar a bulaylar.

-Soyu da bozuk alaylar.

-Ayna attım tavasa,

-Şevki vurdu boğaza.

-Biz kızımızı vermeyiz.

-Kekik yağcı kavaza. (kekik yağcı: genellikle mahallelerde koku satıcısı olarak dolaşan bu kişilere halk iyi gözle bakmamaktır ayrıca çocuklar tarafından da bu kişilerle dalga geçilmektedir.) Kız tarafının alaylı tekerlemesi bittikten sonra oğlan tarafı şu şekilde cevap verir:

-Ay alaylar a bulaylar.

-Temeli bozuk alaylar.

-Portakal suya düştü.

-Aklım başımdan kaçtı.

-Sizin kahpe kızınız,

-Karabaş bağına dolaştı.

Oyun, bu şekilde tekrar eder (Özdemir, 2006: 335). Bu oyunda gruplar birbirlerini öfkelendirmek için hakaret içerikli bazı kelimler de kullanabilmektedir. Gruplar tarafından bu kelime ya da ifadelerin kullanılması oyunu daha da hareketlendirmektedir.

Afyon’da, Alile (Alaylar) Oyunu olarak bilinen oyunda 2 gruba ayrılan oyuncular karşılıklı olarak sıralanırlar. Her oyuncu karşısındaki oyuncunun elini tutar. Bir oyuncunun tekerleme söylemeye başlamasıyla oyun başlar. Tekerlemede istedikleri oyuncunun ismini söylerler. Oyunda söylenen tekerleme şu şekildedir:

-Alile valile, çingen alile. (karşı takıma doğru ilerlerler.)

-Ne istiyorsun, ne istiyorsun bizim saraydan? (geriye doğru yürürler.)

-İçinizde bir şirin var, bir güzel var onu isteriz.

-O güzelin, o şirinin ismi nedir?

-O güzelin, o şirinin adı (Karşı gruptan herhangi bir oyuncunun ismi söylenir.)

-Allarız, pullarız biz kızımızı vermeyiz. Evet mi hayır mı? Evet mi hayır mı? Biz kızımızı vermeyiz.

-Allar sizin, pullar bizim, biz kızımızı alırız. Evet mi hayır mı? Biz kızı alırız.

Oyuncular, söyledikleri oyuncuyu kendi gruplarına dâhil ederler. Gruptaki kızların hepsinin ismi söyleninceye kadar oyun bu şekilde devam eder (Gürbüz, 2017: 205-206). Isparta’da Hey Alaylar Alaylar, Hatay’da Halaylar, Bartın’da Huleli Huleli, Mersin Çukurkeşlik’te Çingene Aliler, Hatay’da Aliler oyunları incelendiğinde (Özdemir, 2006: 336-338) bu oyunların aynı formatta oynandığı yalnızca oyunda söylenen tekerlemelerin farklılık gösterdiği görülmüştür. Oyunun bazı yörelerde farklı kurallarla da oynandığı görülmüştür. Bu oyunlardaki kurallara da değinmek faydalı olacaktır.

Niğde’de oynanan Alaylar Oyunu diğer oyunlarda olduğu gibi 2 grupla oynanmaktadır. Bu gruplardan biri, istedikleri oyuncunun isminin zikredildiği bir tekerleme söyler. İsmi söylenen oyuncu, daha önce el ele tutuşmuş karşı gruptaki 2 oyuncunun ellerini açmak için uğraşır. Açmayı başarırsa kendi takımında oyuna devam eder. Açamadığı zaman, karşı takımın oyuncusu olur. Oyun, bu şekilde bir takımın 2 oyuncusu kalana kadar tekrar eder (Demir, 2015: 134). Elazığ’da kız erkek karışık bir şekilde oynanan Aleylim Puleyim Oyunu’nda genellikle erkeklerin yaşı, kızlardan daha küçük seçilir. İki grup oluşturularak oynanan oyunda, bir grubun oyuncusu el çırparak ve şu tekerlemeyi söyleyerek: “Aleylim puleylim/Top top aleylim/Verin kızı bizim oğlana/Güzel aleylim” karşı gruptan kız ister. Oyunu biraz daha eğlenceli hale getirmek isteyen oyuncular kızı hemen vermezler. Kız istemeye birkaç kez daha giden ve yine de kızı alamayan oyuncu, bir kez de damat olarak belirlenen oyuncuyla kızı istemeye gider. Bu defa kız, karşı takıma verilir. Sembolik olarak bir düğün yapan oyuncular, birlikte eğlenirler (Turgut, 2005: 352). İstanbul Şile’deki köylerde oynanan Alaylı Bulaylı Oyunu’nda oyunun başlangıcı diğer oyunlardan farklı olarak karşı takımdan bir oyuncunun diğer takıma gelmesiyle başlamaktadır. Gelen oyuncu ve karşı takım birbirlerine tekerleme söyleyerek atışırlar. Karşılıklı olarak söylenen tekerlemede oyuncular, kendi takımlarına istedikleri oyuncunun ismini söylerler. Ellerini ve kollarını kullanarak ‘taht’ yapan oyuncular, istedikleri oyuncuyu kendi takımlarına bu tahtın üzerinde götürürler. İki gruptaki oyuncular da birbirlerinin ismini söyleyerek oyuncuları değiştirip oyuna devam ederler (Şendur, 2019: 326). Zonguldak Safranbolu’da oynanan Alaylı Oyunu’nda diğer oyunlardan farklı olarak ‘ebe kadın’ ya da ‘elebaşı’ bulunmaktadır. Aynı zamanda bu oyun grupla oynanmamaktadır. Oyunu oynayan kişiler el ele tutuşup bir halka oluştururlar. Halkanın bir ucu açık kalır. Ebe kadın olarak seçilen kişi, halkanın önünde durarak oyunculara seslenir. Oyuncular da ebeye karşılık verir. Ebe kadın, söylediği tekerlemede halkadaki oyunculardan birinin ismini söyler. Tekerleme bitince ebe, oyunculardan birini çekerek alır. Oyun, ebenin tekerleme söyleyerek halkadaki oyuncuları almasıyla devam eder. Oyuncuların annelerinden gelen haber üzerine ebe kadın, tüm aldığı kızları gönderir. Oyuncular da gökteki yıldızları sayarak, şarkı söyleyerek evlerine giderler (Özdemir, 2006: 335-336).

Oyunla ilgili kaynaklar incelendiğinde yaygın olarak oyunun sonunda kazanan ya da kaybedenlere herhangi bir ödül veya ceza verilmediği görülmüştür. Takımda en az kişinin kaldığı takımın kaybettiği, Niğde’de oynanan Alaylar Oyunu’nda ise oyunu kaybeden oyunculara göbek atma cezası verildiği belirtilmektedir (Demir, 2015: 134). Oyun, farklı adlar ve oynanma şekilleri kullanılarak oynansa da Anadolu’nun pek çok şehrinde bilindiği görülmüştür. Oyunun malzeme kullanılmadan oynanması, içeriğinde çok fazla kuralı barındırmaması nedeniyle çocuklar tarafından kolaylıkla oynanabilmektedir.

Çocuklar, oyunlar aracılığıyla pek çok eğitsel kazanım elde etmekte ve oyunlar çocukların gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle oyunun eğitsel kazanımlardan söz etmek faydalı olacaktır. Oyunda çocukların tekerleme söylemesi dil gelişimine katkı sağlamaktadır. Oyunun grup hâlinde oynanması ve gruptaki oyuncularla iletişim kurulması da sosyal gelişimi desteklemektedir. Oyun aynı zamanda, çocuklar tarafından sözlü kültürün öğrenilmesi ve kültürün bir sonraki nesle taşınmasını sağlaması bakımından da önem taşımaktadır.

KAYNAKLAR

Bayrak, Metin. (1998). Geleneksel Mahalli Çocuk Oyunları Tokat İli Örneği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Demir, İlknur. (2015). Niğde Geleneksel Çocuk Oyunları ve Halk Bilimsel İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Niğde: Niğde Üniversitesi.

Gürbüz, Duru Özden. (2017). Yapısal ve İşlevsel Açıdan Afyonkarahisar Çocuk Oyunları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Özdemir, Nebi. (2006). Türk Çocuk Oyunları. 2. Cilt, Ankara: Akçağ Yayınları.

Şendur, Elif. (2019). İstanbul Şile İlçesine Bağlı Köylerde Folklor Araştırmaları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Turgut, M. Ebru. (2005). Elazığ Çocuk Oyunlarının Halk Bilimi Açısından İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.

MADDE YAZARI

Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Aksoy

ISBN

978-625-99966-0-8