İletişim
Writer

İlayda Lüle

Ali Baba Süt İçti Mi?Çevir

Ali baba süt içti mi oyunu daire çizilerek oynanan bir oyundur. Oynandığı her bölgede çeşitlilik gösteren bu oyun Tokat Almus’ta Ali Baba süt pişti mi? ismiyle şu şekilde oynanmaktadır:

Çocuklardan ikisi ebe olarak seçilir. Oyun sahasına “cennet ve cehennem” kabul edilen iki daire çizilir. Dairelerin hangisinin cennet, hangisinin cehennem olduğu sadece ebeler tarafından bilinir. Ebelerden biri Ali Baba olur. İki ebe birbirleriyle aşağıdaki şekilde konuşurlar:

-Ali Baba.

-Efendim.

-Süt pişti mi?

-Gelen geçen kaç kaşık.

-Bir yarım, bir bütün kaşık.

-Hangi gelinin düğününü yapıyorsun?

-… . (çocuklardan birinin ismi söylenir.)

İsmi söylenen çocuk ebelerin yanına gelir. Ebeler kollarının üzerine oturttukları çocuğa dairelerden birini seçmesini isterler. Ebeler, yaptığı seçime göre çocuğu kollarının üzerinde sallayarak dairenin içine gönderirler. Ebeler bu sırada aşağıdaki sözleri söylerler:

Anan da cennet, baban da cennet,

Uç cennet uç, nereye gidersen git.

Aynı şekilde diğer çocuklar da bir daireye sokulurlar. Oyunun sonunda “cehennem” olarak kabul edilen dairedekilerle “cehennemlik cehennemlik” diye bağrılarak alay edilir (Özdemir, 2006: 98).

Farklı isimlerle başka kaynaklarda yer alan bu oyunun içerisinde toprağa çizdikleri resimler yer almaktadır. Bu resimlerde kendi bulundukları konumda çocukların kullandıkları isimler, kavramlar o yöreye ait hayvan isimleri yer almaktadır. Bu da çocukların kendi yörelerinde yer alan benimsedikleri kültür kavramlarını bilmelerini, aktarmalarını sağlar. Süt pişti mi oyunu erkekler arasında oynanan yaygın olarak oynan bir oyundur.

Süt pişti mi?: Çocuklar ayakta yarım ay şeklinde yan yana dururlar. Dizinin her iki ucunda kodaman oyuncular vardır. Bunlar birbirine: Süt pişti mi?/ Pişti/ Gelin hanım içti mi?/ İçti/ Kaçar kaşık?/ Üçer kaşık/ Kaşığı neden?/ Şimşirden/ Çanağı neden?/ Gümüşten/ Düğün yapalım mı?/ Yapalım/ Davul ile mi, zurna ile mi?/ Hem davul, hem zurna. Sesler devam ederken iki uçta bulunan çocuklar sıradan çıkarlar. Bu iki başkan çocukları yere oturtur. Arkaya bakmadan toprağa bir çubukla resim yapın der. Çocuklar resim işiyle meşgulken der iki baştan çocukların sayısı kadar taş toplar ve üzerlerine yalnız kendilerinin bileceği memleket, cennet, cehennem, hayvan isimleri yazarak çocuklara dağıtılır. (Gülmek için daha ziyade hayvan adı yazarlar.) Her oyuncu, sıra ile yüz yüze duran iki başkanın önünde durur. Bu iki başkan gelen çocuğu kollarından tutup kaldırırlar. Elindeki taş İstanbul ise: Anası da İstanbul, babası da İstanbul, İstanbul kapısına fırla diye savurup atarlar. Mesela ikinci gelen çocuğun taşındaki resim öküz ise: Anası da öküz, babası da öküz, haydi öküz kapısına fırla diye onu da savururlar. Herkes adını öğrenme arzusu ile başkanların elinden sallanıp atılır. Oyun kahkahalarla sona erer. Bu oyun köylerde erkek çocukları arasında oynanır (Onur ve Güney, 2002: 93-94).

KAYNAKLAR

Onur Bekir ve Güney Neslihan. (2002). Türkiye’de Çocuk Oyunları: Derlemeler. Ankara Üniversitesi Çocuk Yayınları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları.

Özdemir, Nebi. (2006). Türk Çocuk Oyunları. Cilt 2. Ankara: Akçağ Yayınları.

MADDE YAZARI

İlayda Lüle

ISBN

978-625-99966-0-8