İletişim
Writer

Prof. Dr. M. Fatih Karahüseyinoğlu

Atlı KızakÇevir

Toplumların yaşadıkları yerlere ve yaşam biçimlerine göre şekillenen sportif pratiklerin ne zaman ve nasıl şekillendikleri ancak günümüze taşınan bilgi, belge ve çeşitli tarihî kalıntılarla bilinmektedir. Geçmişten günümüze taşınan tarihî gerçekliğe göre, atın insanlığın hizmetine girmesi için ehlileştirilme serüveninde başat rol Türklere verilmiştir. Türk kültürünün önemli destan, masal ve alıntılarının pek çok yerinde at ve ata ilişkin figürlere rastlamak mümkündür. Çinli gezginler, ayaklarında ağaçtan yapılan kayakları ile çok hızlı kayan Türklere “ağaç atlı Türkler”, sığır kemiklerinden yapılan buz kayakları ile gördüklerinde ise “sığır ayaklı Türkler” (Yıldıran, 1996: 47-52; Güven, 1999: 255-256) deyimlerini kullanmışlardır. Türklerin av esnasında kullandıkları kayak aracına “ağaç at” (Yıldıran, 1998: 25) demişlerdir. Kemikten yapılan kayaklar yumuşak karda diğerleri ise sert zeminde kaymak için yapılmıştır. Türkler kızak kavramı için “Çanak”, “Sanak”, “Tsanak”, “Çana”, “Sana”, “Tsana” (Öngel, 2001: 83) gibi farklı kavramlar kullanılırken, Osmanlı Devleti dönemlerinde ise “İvik” (Eski, 2004: 40) denilmiştir.

Atlı kızağın, kar ve buzulların çoğunlukta olduğu coğrafi koşullar ve bölgelerde ulaşım, taşıma amacı ile insanların doğal ihtiyaçları sonucu ortaya çıktığını belirtmek mümkündür. Diğer pek çok spor branşı gibi ihtiyaç eylemi zamanla yarış ve eğlence formuna dönüşerek günümüze taşınmıştır. “Kuzey Bölgelerde inek, ren geyikleri gibi bazı hayvanların çeşitli kızak benzeri araçlara uyarlanarak altı düz kütükten İlkel kızağı” (Öngel, 2001: 116) oluşturduğu belirtilmiştir. Yıldız, Topkapı Sarayında 1518 sayılı belgede bulunan “Eski Türk Kızağı” resminin iki taraflı koşuma veya çekime uygun ağaçtan yapılmış görünümde olduğundan bahsetmektedir (2002: 40). Yöre halkı tarafından günümüzde hâlâ özenle ve ustalıkla ağaçtan yapılan kızak araçlarının aktif kullanımı devam etmektedir.

Atlı Kızak Doğu Anadolu bölgesinin, Kars, Ağrı, Erzurum, gibi şehirlerinde ayrıca Ardahan ilinde buz tutmuş Çıldır Gölü üzerinde doğal ortamında yapılmaktadır. Resmî müsabakalar Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonuna bağlı olarak sürdürülmektedir. Atlı Kızağın yarış formu; tek atın arkasına koşulmuş/bağlanmış ağaç kızak 3m-5m genişliğinde oval veya düz yarış pisti üzerinde 600m-800m arasındaki mesafeyi en kısa süre içerisinde veya aynı anda iki veya üç atlı kızağın yarıştığı ve önde bitirenin kazandığı yarış şekli günümüzde yapılmaktadır. Ayrıca iki atın arkasına koşulmuş/bağlanmış ağaç kızak 5m ve üstü genişlikte oval veya düz yarış pisti üzerinde 800m-1200m arasındaki mesafeyi en kısa süre içerisinde bitirmeyi amaçlayan veya aynı anda iki veya üç kızakçının yarıştığı ve önde bitirenin kazandığı müsabaka formu günümüzde resmî olarak organize edilmektedir.

KAYNAKLAR

Eski, Tolga. (2004). Kastamonu Yöresi Geleneksel Kayık (Kızak) Sporunun Materyal-Teknik ve Uygulama Bakımından İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı: Ankara.

Güven, Özbay. (1999). Türklerde Spor Kültürü. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.

Öngel, Hasan Basri. (2001). Türk Kültür Tarihinde Spor. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. 1. Baskı, s. 83-85.

Tayga, Yunus. (1990). Türk Spor Tarihine Genel Bakış. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 87.

Yıldıran, İbrahim. (1996). “Uygulama Nedenleri ve Fonksiyonları Bakımından Türk Kültürünün Erken Devirlerinde Bazı Sportif Aktivitelerin Görünümü”. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 1(2). 47-57.

Yıldıran, İbrahim. (1998). “Eski Sibirya-Altay Bölgesi Kayakçılığının Hippopod (At Ayaklı)’lar Efsanesi ile ilişkisi”. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 3 (3). 21-28.

Yıldız, Doğan. (2002). Çağlar Boyu Türklerde Spor. İstanbul: Telebasım Yayıncılık.

MADDE YAZARI

Prof. Dr. M. Fatih Karahüseyinoğlu

ISBN

978-625-99966-0-8