İletişim
Writer

Nizamettin Korkmaz

Ayak AtlamacaÇevir

Oyunun tarihçesi bilinmemekle beraber Ayak Atlama oyunu farklı yörelerde farklı isimlerle oynanmaktadır. 

Oyunun en yaygın hâli şu şekilde oynanmaktadır: Oyunculardan ikisi kendi istekleriyle yere oturup ayaklarını öne uzatırlar. Ayaktaki diğer oyuncular da ayakta arka arkaya sıralanırlar. Yere oturan oyuncular karşılıklı birer ayaklarını üst üste koyarlar. Diğer oyuncular da sıra ile yerdeki oyuncuların ayaklarının üzerinden atlarlar. Daha sonra oturan oyuncular ikinci ayaklarını da diğer ayaklarının üstüne koyarlar. Ayaktaki oyuncular yerdeki oyuncuların ayaklarının üzerinden atlarlar. Oyunun ikinci bölümünde yerdeki oyuncular bu defa ellerinden birini ayaklarının üzerine koyarak birleştirirler. Ayaktaki oyuncular da yerdeki oyuncuların ellerinin üzerinden atlarlar. Oyunun son bölümünde ise oturan oyuncular diğer ellerini de aynı şekilde birleştirirler. Yerde oturan oyuncuların elleri ve ayaklarıyla meydana getirdikleri engelleri aşamayan ya da atlama sırasında eli ya da ayağı değen oyuncu atlama hakkını yitirir. Yerdeki oyunculardan biri atlamak için ayağa kalkarken atlayamayan oyuncu o oyuncunun yerini alır. Oyun farklı yörelerde farklı isimlerle oynanmaktadır. Bu oyun Kayseri'de  Babıç Çarpması Oyunu ismiyle bilinir ve şu şekilde oynanır: Oyuna katılan çocuklardan ikisi yere oturup ayaklarını birleştirirler ve ellerine de birer terlik alırlar. İki tarafa ayrılmış olan çocuklar da sırayla yerdeki çocuklarının üzerinden atlamaya, yerdekiler de onlara ellerindeki terliklerle vurmaya çalışırlar. Sağ taraftan gelip atlayanlara sağda oturan terlik vurabilir. Yine aynı şekilde sol tarafta oturan da soldan atlayanlara terlik vurabilir. Terlik vücudunun arka tarafına rast gelen çocuk, yerdekilerden biriyle yer değiştirir. Yerdeki çocuklar, yanlışlıkla atlayan birinin vücudunun arka tarafı yerine bacağına vurabilirler. Bu oyuncular "yolsuz” olarak kabul edilir ve atlayanlar tarafından yere yatırılarak vücudunun arka tarafına terlik vurulur. Atlama Bacak oyununda "Çakıl saklanarak" ebe olan çift belirlenir. Yanlış tahminde bulunan çift yere oturup önce ayaklarını, sonra yumruklarını ve daha sonra da karışla üst üste koyarak bir kule yaparlar. Diğerleri de bunların üzerinden atlarlar. Elbisenin değmesi halinde atlayan çocuk, diğer çocukları "eteğimi kessen kan çıkar mı" diye sorar. Onlar da "çıkmaz" şeklinde cevap verirler. Bu durumda atlayan çocuk, hata yapmamış kabul edilir. Vücudun herhangi bir bölümünün değmesi hâlinde çiftler yer değiştirir (Caferoğlu, 1941: 21). Bu oyun Tekirdağ'da Atlama Oyunu ismiyle bilinir ve şu şekilde oynanır: Oyun, ikişerli iki grup arasında oynanır. Ebe grup, yere oturduklarında rakibin "bir yumruk, İki yumruk, bir karış" dediğinde ayaklarının üzerine bir, İki yumruk ile bir karış koyarlar. Oyunun "küçük ve büyük havuz" bölümlerinde ebeler bacaklarını önce küçük sonra büyük açarlar. Atlayamayan çift yanar ve ebelerle yer değiştirir. Oyuna bir önceki çiftin kaldığı yerden devam edilir (Artun, 1992: 10). Bu oyun Sivas Zara'da Çıtma Papuç Oyunu ismiyle bilinir ve şu şekilde oynanır:  Oyun şırasında karşılıklı olarak yerde oturan çocuklar ayaklarının üzerine birer tane de ayakkabı koyarak engeli yükseltirler. Yerdeki ebeler ayaklarının üzerinden atlayanlara ayakkabılarıyla vurmaya çalışırlar. Ayakkabıyla vurulan ya da atlayamayan çocuk, oyundan çıkar (Acar, 1975: 100). Oyun, Kırşehir Mucur Dalakçı Köyü'nde Ayak Atlamaca Oyunu ismiyle bilinir ve şu şekilde oynanır:  Ayaklarını üst üste koyan çocuklar, atlayış şırasında ayaklarını kaldırarak rakiplerini düşürmeye çalışırlar. Düşen çocuk, yerde oturan çocuklardan biriyle yer değiştirir (Özdemir, 1985: 18). Oyun, Edirne'de Ayak Atlamaca Oyunu ismiyle bilinir. İki ayaklarıyla engel yapan yerdeki oyuncular, daha sonra ellerini ayaklarının üzerinde açarak "karış" yaparlar. Bu engelin de diğer çocuklar tarafından başarıyla aşılmasından sonra, yerdeki İki oyuncu ellerini diz hizasında birbirlerinin elleriyle birleştirirler. Bundan sonraki ve son aşama ise ellerin bel hizasında karşılıklı olarak birleştirilmesidir (Özdemir, 1995: 54). Kahramanmaraş Elbistan'da ise Aya Maya Oyunu ismiyle bilinir. Yere oturacak olan çocukları belirlemek için "aya maya ben çıksam bu oyundan" sayışmacası söylenir. Sayışmaca söylenirken bütün çocuklar ellerini "bir ters bir düz' yaparlar. Oyunculardan ikisi karşılıklı olarak yere otururlar ve el ele tutuşurlar. Diğer çocuklar da arka arkaya geçip sırayla yerde oturan çocukların ellerinin üzerinden atlarlar. İlk atlayış sırasında oyuncu "yıldırım bir” diye bağırarak düz olarak atlar. İkinci atlayışta "İki dilim ekmek" demek zorunludur. Üçüncü atlayışını yapan oyuncu, "ceviz kırmak" diyerek yerdeki oyuncuların alınlarına elleriyle dokunur. Oyuncu dördüncü atlayışını yaparken "saç çekmek" diye bağırarak yerdeki oyuncuların saçlarını çeker. Beşinci atlayışını yapan oyuncu atlayış sonunda ayaklarını çapraz durumda tutar. Altıncı atlayış sırasında "aslan pençesi” denilir. Yedinci atlayışta "yedi cüceler" denilerek ayaklar açılmadan ve iki ayak aynı anda kaldırılarak atlanır. "Geri dönmeç" denildikten sonra altı defa zıplanır ve "yedi" denilerek tekrar yerdeki oyuncularının üzerinden atlanır. Sekizde "seksek, dünyayı gezmek, bir şey bulup geri dönmek" denilerek yerdeki çocukların üzerinden atlanır ve tek ayak üzerinde sekiz kez zıplanır. "Geri dönmeç denilerek tekrar yerdeki çocukların üzerinden atlanır, dokuzda durak denilerek yerdeki çocukların kolları üzerinden atlayıp bir süre hareketsiz durur, onda oturak diyerek atlanır ve yerdeki çocukların kollarının üzerinde bir süre oturulur, on birde çiftçi geldi elini kırdı denilerek yerdeki çocukların birleşmiş olan kollarına kuvvetli bir şekilde vurulur, bu darbeyi vuran çocuk bir yerde oturan çocukların kollarını açmayı başarırsa oyundan çıkarır aksi halde ise oyun yeniden yere oturacak olan çocukların seçimiyle baştan tekrarlanır, on ikide leblebi çekirdeği denilerek düz atlanır, on ikiye ilk önce ulaşan oyuncu oyunu kazanır (Özdemir,  1985: 168 ).  Kütahya Saraycık'ta bu oyun Ayak Atlamaca olarak dört kişi tarafından oynanır. İkişer grup teşkil ederler. Birinci grup ayaklara değmeden atlamaya çalışır. Değdikleri zaman oturma sırası diğer tarafa geçer (Onur ve Güney, 2004: 339). Elazığ Harput'ta Çift Ayak Atlama Oyunu olarak bilinir ve şu şekilde oynanır: Atlayış çizgisinin yanında ayakta duran çocuklar, bacaklarını bükerek yaylandıktan sonra kollarından da yardım alarak atlayışlarını yaparlar. En uzağa atlayan çocuk, oyunu kazanır (Sunguroğlu, 1961: 216). 

Günümüzde daha çok bilgisayar oyunları tercih eden çocukların aksine bu gibi oyunları oynayan çocuklar obezite olma riskinden kurtularak sağlıklı bir gelişim süreci yaşamaktadırlar. Ayrıca Ayak Atlamaca gibi oyunlar çocukların hem el göz koordinasyonunu hem de oyunu kazanmak için stratejiler geliştirmesini şart koşarak beyin fonksiyonlarını çalıştırmaktadır. Bu oyunlar sayesinde sağlıklı gelişim sağlayan çocuklar duygusal yönden de gelişmektedir. Bu oyunların amacı birlik içerisinde olup hoşça vakit geçirmenin ötesindedir. Günümüz dünyasından bireysel hayatlara yönelen insanların aksine bu oyunlar ile büyüyen çocuklar bireyselliğin değil birlik ve beraberliğin başarı getireceğine inanır ve hayatını bu doğrultuda idame ettirir. Dünyayı bir oyun sahnesi olarak kurgulayan çocuklar sınırları aşmadan; ne kendine, ne bir başkasına, ne de doğaya zarar vermeden yaşayan sağlıklı bireyler hâline gelirler.

KAYNAKLAR

Acar, İ. Hakkı. (1975). Zara Folkloru. Sivas: Emek Matbaası.

Artun, Erman. (1992). Tekirdağ Çocuk Oyunları. Tekirdağ: Trakya Doğuş Tesisleri.

Caferoğlu, Ahmet. (1994). Kuzeydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

Onur, Bekir ve Güney, Neslihan. (2004). Türkiye'de Çocuk Oyunları: Derlemeler. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Özdemir, Birol. (1985). Dalakçı Köyü Folkloru ve Etnografyası. Ankara Hacettepe Üniversitesi. Yayınlanmamış Lisans Tezi.

Özdemir, Nebi. (1995). Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi Çocuk Oyunlarının Halkbilimi Açısından İncelenmesi I-II. Ankara: Hacettepe Üniversitesi. Doktora Tezi. 

Sunguroğlu, İshak. (1961). Harput Yollarında, Harput Folkloru. İstanbul: İzmir Matbaası.

MADDE YAZARI

Nizamettin Korkmaz

ISBN

978-625-99966-0-8