Baca BacaÇevir
Baca kelimesi sobalı evlerde dumanın dışarı verilmesi için açılan kanala verilen ad iken aynı zamanda dam adı verilen eski tip toprak örtülü evlerin pencereleri için de kullanılmaktadır. Bu tip eski evlerin pencereleri duvara değil, üstü ahşap ve toprak malzeme ile kapatılmış evin dam adı verilen çatısına yerleştirilmektedir. Anadolu’nun birçok yerinde evin üstünde kalan bu pencerelere de baca adı verilmektedir. “Baca baca” oyunu da adını eski tip evlerdeki bu pencerelere verilen isimden almaktadır. Çünkü bu oyunun bir nevi icra mekânının da evlerin bacaları olduğu söylenebilir. Nebi Özdemir, Türk Eğlence Kültürü adlı kitabında “baca baca”yı ritüel kökenli eğlenceler arasında ele alarak, gerçekleştirilme tarihini 20 Mart olarak aktarmaktadır (2005: 49). Bahsedilen tarih, aynı zamanda Anadolu’nun birçok yerinde bahar bayramı olarak kutlanan Nevruz bayramının kutlama tarihleri arasındadır. Dolayısıyla “baca baca” oyununun Nevruz kutlamalarının içerisinde yer alan ritüelistik oyunlardan birisi olduğu söylenebilir. Geniş bir coğrafyada görülen bu oyunun Kars’ta Nevruz kutlamaları sırasındaki uygulaması ise şu şekildedir: “Nevruz ateşi söndükten sonra yediden yetmişe insanlar, kapı kapı dolaşarak kısmetlerini isterler. Bu ritüel, “baca baca payı isteme” ya da “baca baca gezmek” olarak adlandırılır. Bu ritüele katılanlar, evlerin üstüne çıkıp pencereye ağaçla vururlar. Bu ağacın üzerinde de poşet, mendil vb. bir şey bağlı olur. Ev sahibi bu poşetin içine meyve, çerez, yumurta gibi bir şey koyarak gelen konukları uğurlar. Burada verilen yumurtalar ise soğan kabuğu ile kaynatılarak boyanmış yumurtalardır. Evlerden toplanan bu yumurtalar, dilek tutularak tokuşturulur. Yumurtası kırılan kişinin dileğinin kabul olmayacağına, kırılmayanın kabul olacağına inanılır” (Oğuz ve Aslan, 2020: 33). Bu oyunun icrası sırasında "baca baca gezmek" olarak adlandırılan uygulama sırasında çocuklar tarafından söylenen “Baca Baca Payımı Ver, Yumurtamın Tayını Ver” şeklinde de oyuna dair bir tekerleme de mevcuttur. Kars’ta “Baca Baca” denen bu gelenek Iğdır’da “Uşak Bayramı Günü” adıyla devam etmektedir (Şengül, 2008: 67). Bu oyun Anadolu’da olduğu kadar Azerbaycan Türkleri arasında da yine Nevruz’da icra edilmektedir. Takvime dayalı ritüellerin daha canlı olarak yaşatıldığı Azerbaycan’a mensup şairlerden Mehemmed Hüseyin Şehriyar, “Heyder Baba'ya Selam” adlı şiirinde de oyunun icrasına yer vermektedir. Azerbaycan’da Şehriyar’ın şiirinde de görüldüğü üzere “Şal Sallamaq” olarak da adlandırılan bu oyuna yönelik ifadeler şiirde şu şekilde geçmektedir:
Bayram idi, gecəquşu oxurdu,
Adaxlı qız bəy corabın toxurdu,
Hər kəs şalın bir bacadan soxurdu,
Ay nə gözəl qaydadı şal sallamaq,
Bəy şalına bayramlığın bağlamaq.
Şal istədim mən də evdə ağladım,
Bir şal alıb tez belimə bağladım,
Qulamgilə qaşdım, şalı salladım,
Fatma xala mənə corab bağladı,
Xan nənəmi yada salıb ağladı (2005: 41).
Eskişehir yöresinde de aynı adla bir başka oyun türü daha bulunmaktadır. Burada “baca baca” adı verilen oyun ise bir bilmece oyunu çeşididir. Bu oyun, Pınar Girmen’in aktardığı bilgilere göre; “Kış akşamlarında evde oynanan bir oyundur. Grupla oynanır. Oyuncular gruplara ayrılır ve yerleşim yerindeki bir evin sahibinin ismi söylenip arkasından “baca baca kaç baca” sorusu sorulur. Buradaki amaç, ismi söylenen kişinin evinde kaç kişinin yaşadığının doğru bir şekilde söylenmesidir. Her baca sözcüğü bir aile bireyine denk gelmektedir. Soru sorulan gruptaki çocukların her birine bir soru sorulur, sorulardan birine yanlış yanıt verilirse gruplar yer değiştirir.” (2012: 269). Oyunun bu adla ve oynanma şekliyle Afyonkarahisar’da da oynandığı bilgisine Nurettin Burhan’ın Kurtuluş Gazetesi’nde kaleme aldığı “Bizim Köyün Oyunları” adlı köşe yazısından hareketle varılabilmektedir. Yazısında bu oyunun çok anlamlı bir bulmaca oyunu olduğunu dile getiren Burhan, oyunun köydeki haneleri ve içinde yaşayan aileleri tanıma üzerine kurulu sözel bir oyun olduğunu aktarmaktadır. Burhan’ın aktarımına göre oyunun diyaloğu ise şu şekildedir:
-Baca baca kaç baca?
-Kaç oğlun, kaç kızın var?
-(Mesela) Bir evde bir yaşlı kadın, bir oğlan, bir gelin, iki de çocuk var; bil bakalım!
-Haa bildim; Dudu teyzegil.
Oyunda cevabın bilinmediği durumlarda cezalandırmanın olduğunu ifade eden Burhan, oyunda çay yaptırmak gibi cezaların olduğundan bahseder (2016). Oyunun içeriği, zamanı, türü ve oynanma şekli farklı olsa da aynı adla oynanan “baca baca” oyununun her iki türünün de icracıları genellikle çocuklardır. Nevruz’da Anadolu’nun kuzeydoğusunda icra edilen “baca baca” oyununun icrası, bağlı olduğu mevsimsel kutlamanın azalması nedeniyle neredeyse ortadan kalkmıştır. Öte yandan bir bulmaca oyunu olan “baca baca” oyunu da hem köy yerleşimlerindeki genç ve çocuk sayısının azalması hem de çocukların zamanını daha çok dijital oyunlara ayırması nedeniyle icrası azalan geleneksel oyunlar arasındadır.
Geleneksel çocuk oyunlarının genelinde tekerlemeler, maniler ve oyuna özgü deyimler mevcuttur. "Baca baca" oyunu da yukarıda bahsedildiği üzere Nevruz Bayramı bağlamında gerçekleştirilen ritüel kökenli bir oyun olması nedeniyle kendine özgü mani ve tekerlemeleri içerir. Dolayısıyla bu oyun en başta çocukların sözel kültür kazanımlarını edinmesi ile birlikte dil becerilerini artırmalarını da sağlamaktadır. Bu oyun her ne kadar ritüel kökenli olsa da oyun işlevi gereği çocuklar için bir eğlence ve hoşça vakit geçirme amacı da taşımaktadır "Baca baca" oyunu da muhtevası ve bağlamı gereği yukarıda verildiği üzere belirli kalıpları ve kuralları bulundurur. Ancak bu oyunu icra edenlerin genellikle genç ve çocuklar olması oyunun daha eğlenceli bir hâle gelmesinde temel etken olmaktadır. Eğlenme sırasında dil pratiği ile birlikte bedensel faaliyetin de gerçekleştirilmesi, bu oyun icracılarının hem sosyal hem de fiziki gelişmelerinin sağlayıcısı olmaktadır.
Bir bulmaca oyunu olan "baca baca" oyunu ise bulmacanın sağladığı eğitsel kazanımları çocukların edinmesini sağlamaktadır. Bu oyunun aynı zamanda bireyin sosyal çevresini tanımasına yönelik bir bulmaca oyunu olması oyunu, çocuklar için bir sosyalleşme aracına dönüştürmektedir. Bunlarla birlikte bu oyun çocukların sözel ve zihinsel becerilerin artırılması için de bir araç niteliğindedir.
KAYNAKLAR
Burhan, Nurettin. “Bizim Köyün Oyunları”. (25 Kasım 2016): https://www.kurtulusgazetesi.com.tr/yazarlar/nurettin-burhan/bizim-koyun-oyunlari/537/ (Erş Tar. 01.11.2022).
Girmen, Pınar. (2012). “Eskişehir Folklorunda Çocuk Oyunları ve Bu Oyunların Yaşam Becerisi Kazandırmadaki Rolü”. Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95. S. 263-272.
İnternet: (2020). Türkiye'de Yaşayan Geleneksel Kutlamalar. Oğuz, M. Öcal. ve Aslan, Erkan. (Haz): https://hacibayram.edu.tr/api/files/1/Hac%C4%B1bayram%20AHBV/thbmer(trTR)/Yasayan%20Kutlamalar.pdf (Erş. Tar. 05.10.2022).
Özdemir, Nebi. (2005). Türk Eğlence Kültürü. Ankara: Akçağ Yayınları.
Şehriyar, Mehemmed Hüseyn. (2005). Seçilmiş Eserleri. Bakü: Avrasiya Press
Şengül, Abdullah. (2008). “Türk Kültüründe Nevruz ve Anadolu’da Nevruz Kutlamaları”. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi. 26. Sayı. S. 61-73.
MADDE YAZARI
Dr. Ergin ALTUNSABAK
ISBN
978-625-99966-0-8