Çabıt Yüzük (Yüzük Oyunu)Çevir
Çabıt yüzük oyunu, yüzük saklama ve bulmaya dayalı bir oyundur. Parmağa geçirilen halka yüzük, yüzük oyununda kullanılan materyal olarak oyuna adını vermektedir.
Alan yazında 1935 yılından itibaren yayınlanmış kaynaklarda, geçmişten günümüze yüzük oyununa, Türkiye genelinde pek çok yörede rastlanmaktadır. Oyunun yüzük, yüzük saklama, çabıt yüzük olarak isimlendirilen türleri bulunmaktadır (Arslan, 2014: 49). Tokuz (2011) Gaziantep çocuk oyunlarıyla ilgili tez çalışmasında Türkiye’de yapılan çocuk oyunları araştırmalarında ele alınan oyunları incelemiştir. Buna göre Hamit Zübeyr Koşay (1935) tarafından yapılan derleme çalışmasında Çabıt Yüzük; Ahmet Caferoğlu’nun (1941) çalışmasında Konya’da, Kayseri’de ve Burdur’da Yüzük; Isparta’da Yüzük Saklama; Sıtkı Can’ın (1945) Ordu İlinde oynanan oyunlar içinde Yüzük; Mehmet Bayrı’nın (1972) İstanbul Folkloru adlı kitabında ve Alaettin Aydın’ın Doğu Karadeniz’de Köy Çocukları ve Oyun yazısında Yüzük; Ertuğrul Taylan’ın (1973) Uşak folklorunu ele aldığı yazısında Yüzük Oyunu olarak ele alındığından bahsedilmiştir (Okur ve Güney, 2002’den Akt. Tokuz, 2011: 25). Aynı şekilde Erman Artun (1982) Tekirdağ ve A. Esat Bozyiğit Ankara çocuk oyunlarını anlatırken yüzük oyununa yer vermişlerdir. Gaziantep yöresinde ağız farklılığından dolayı oyundaki yüzük sözcüğü “yüssük” olarak telaffuz edilmektedir. Oyunun Aksaray’da fincanlarla oynandığı görülmekte ve Fincan Oyunu olarak da bilinmektedir (Akt. Tokuz, 2011: 31, 123).
Yüzük oyununda kullanılan oyun araçları, ev ve günlük yaşamla ilgili materyallerdir (Tokuz, 2011: 66). Oyunda kullanılan materyal yüzük veya yüzük yerine küçük bir taş gibi herhangi bir nesne, şapka ya da havlu/minder, kahve fincanı veya içi oyulmuş ceviz (Arslan, 2002: 49) kullanılabilir. Kullanılan nesne, yüzük oyununun türüne veya oyuncuların tercihine göre değişebilmektedir.
Yüzük oyunu, kapalı alanda-ev ortamında oynanan oyunlardandır. Oyunun zamanını ve süresini kesin olarak belirtmek zor olsa da bazı çıkarımlarda bulunarak yüzük oyununun uzun kış gecelerinde oynanan oyunlardan olduğu söylenebilir (Tokuz, 2011: 73). Arslan (2014: 49), oyunun genellikle uzun kış gecelerinde yetişkinler tarafından oynandığını, ayrıca genellikle cevizlerin olgunlaşmaya başladığı zaman öşülen (bıçağın ucuyla cevizin içini çıkarmak) cevizlerin kabuklarının altına saklanan bir taşla gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Bu nedenle oyunun farklı türlerine göre minderlerin yere konularak, ceviz kabukları veya fincanların masa üzerine konularak oynanması söz konusu olabilir.
Yüzük oyunu, kız-erkek karışık oynanan oyunlar arasında yer almaktadır. Yüzük oyunu yetişkin oyunu olarak nitelendirilirken aynı zamanda çocuk oyunu olarak da ele alındığı görülmektedir. Bu nedenle, yaş veya cinsiyet fark etmeksizin herkes tarafından oynanabilir. En az iki kişiden oluşan iki grubun oynayabileceği oyunda oyuncu sayısında bir kısıtlama yoktur. İki gruba ayrılarak oynanan yüzük oyunu takım oyunu olarak ele alınırken bir ebenin diğer oyuncuların eline yüzük sakladığı oyun türü ise grup oyunu olarak değerlendirilebilir. Oyuna hangi grubun veya kimin başlayacağının belirlenmesi için elde oyun aracını saklama ve hangi elde bulunduğunu tahmin yöntemi, kura gibi sık kullanılan bir yöntemdir. Yüzük saklanır ve rakipten saklanan yüzüğün hangi elde bulunduğunu bilmesi istenir. Bilen tarafın oyuncuları veya bilen oyuncu oyuna başlamaya hak kazanır (Tokuz, 2011: 61-92).
Yüzük oyunları, saklanma-bulma hareketinin öne çıktığı oyunlardandır. Yüzük oyunu farklı şekillerde isimlendirilmekte ve oynanmaktadır. Yüzük/Guymaç Oyunu, Samsun yöresinde oynanan oyunlardandır. Oyuncular arasından bir ebe seçilir. Ebenin elinde küçük bir taş, yüzük veya dal parçası vardır. Diğer oyuncular, sırasıyla ebenin önüne dizilirler. Oyuncular, avuç içlerini birbirine yapışık şekilde tutarlar. Ebe, sırasıyla tüm çocukların avuç içine elindeki yüzüğü koyar gibi yapar. Oyuncular, bu iş tüm oyunculara uygulanana kadar sanki yüzük kendi ellerine konmuş gibi ellerini açmazlar. Ebe, isterse başa dönüp tekrar tekrar oyuncuların eline, elindeki yüzüğü koyar gibi yapabilir. Ebe, bu işlem sona ermeden önce elindeki yüzüğü herhangi bir oyuncunun eline bırakmak zorundadır. Ebenin yüzük saklama işini bitirdiğini belirtmesiyle eline yüzüğü bıraktığı oyuncu, diğerlerine yakalanmadan daha önceden belirlenen hedefe doğru koşar. Eğer bu oyuncu yakalanmadan hedefe varırsa, ebe olan oyuncu geride kalan oyunculara elma, armut, üzüm, vb. birer isim verir. Hedefe ulaşan oyuncuya “elmayı mı, armudu mu, üzümü mü vb. istersin?” diye sorar. Hedefe varan oyuncu “üzüm gelsin” derse, adı üzüm olan oyuncu hedefe varan oyuncuyu sırtına alıp gelmek zorundadır. Bunun yerine türkü söylemek, fıkra anlatmak gibi cezalar da verilebilir. Daha sonra, hedefe varan oyuncu yeni yüzük dağıtıcı olarak oyuna başlar. Ebenin eline yüzük koyduğu bu oyuncu, hedefe varamadan yakalanırsa oyun yeniden başlar ve bu oyuncuyu yakalayan oyuncu ebe olup yüzük saklamaya hak kazanır (KK1).
Samsun'da oynanan bir diğer yüzük oyununda oyuncular iki takıma ayrılır. Yere yedi adet küçük minder veya minder yerine geçecek havlu, giysi vb. katlanarak konur. İlk hangi takımın oyuna başlayacağı belirlendikten sonra ilk takım oyuna başlar. İlk takımdan bir kişi eline aldığı yüzüğü, minderlerin altına koyarmış gibi yapar. İsterse tekrar tekrar minderlerin altına yeniden yüzük koyarmış gibi yapabilir. Tüm minderlere yüzük koyma hareketi bittikten sonra, yüzüğü mutlaka bir minderin altına bırakmış olmalıdır. Bu işlemin ardından, diğer takımın oyuncuları minderleri açmaya başlar. Amaç, son üç minder kalana kadar yüzüğü bulmamaktır. Son üç minder açılmadan önce yüzük bulunursa, kalan minder sayısı kadar sayı yüzüğü saklayan takıma yazılır ve yeniden yüzüğü saklama sırası da bu takımda olur. Son üç minder kaldığında, artık yüzüğün bulunması gereklidir. Üç minderden ikisi daha açıldığında yüzük bulunamaz ve yüzük son minderde kalırsa, yüzüğü saklayan takım iki sayı alır ve saklama sırası yine bu takımdadır. Son minderden önce, yüzük bulunursa yüzük saklama sırası diğer/yüzüğü bulan takıma geçer. Takım üyeleri, isterlerse yüzüğü sırayla saklayabilirler veya bu işi en iyi yapan oyuncuyu görevlendirebilirler (KK2). Ankara'da oynanan yüzük oyunu da yastıklarla oynanır. Oyunculardan biri ebe seçilir. Yere üç veya daha fazla yastık konur. Oyunculardan biri yüzüğü avucuna alarak yastıkların altına sırasıyla koyar gibi yapar. Yüzüğü yastıklardan birinin altına, ebe görmeden saklar. Daha sonra ebeden yüzüğün hangi yastığın altında olduğunu bulması istenir. Ebenin tahmin ettiği yastık kaldırılır. Yüzüğü bulursa, saklama sırası ona geçer. Eğer bulamazsa dağıtıcı dağıtmaya devam eder (KK4).
Gaziantep'te Yüssük Oyunu'nda yüzük ipe geçirilir ve ipin iki ucu bağlanır. Bir ebe seçilir. Oyuncular halka olup otururlar, ipi tutar ve ebe görmeden yüzüğü ipin üzerinde kaydırırlar, kaydırırken “Bir sıçan kaçtı gördün mü, tebdili şaştı bildin mi?” şeklinde oyunun sözlerini söylerler. Sözler bittiğinde ebe yüzüğün kimde olduğunu tahmin etmeye çalışır, yüzüğün kimde olduğunu bilirse ebelikten kurtulur ve yüzük elinde olan oyuncu ebe olur. Ebe yüzüğün kimde olduğunu bilemezse ebeliğe devam eder (Tokuz, 2011: 241).
Gaziantep'te oynanan bir diğer oyun Yüzük/Fincan oyunu olarak bilinmektedir. Bir tepsi, yüzük ve yedi kahve fincanıyla oynanan oyunda 15-17 yaşından itibaren kişilerin bulunduğu ortamda oyuna özel maniler kullanılmaktadır. Takımlar ve oyunun kaç sayıda/devede sonlandırılacağı ve yenilen takıma nasıl bir ceza verileceği kararlaştırıldıktan sonra fincanlar tepsiye ters şekilde dizilir. Önce başlayacak takım, yüzüğü bir fincanın altına saklar ve diğer takım oyuncuları yüzüğün hangi fincanda olduğunu bulmaya çalışır. İlk tahminde yüzük bulunursa “Destegül çalmak” denir ve puanlama şöyle devam eder: Yüzük ikinci fincanda bulunursa yedi deve, üçüncü fincanda bulunursa beş deve, dördüncü fincanda bulunursa üç deve, beş ve yedinci fincanlarda bulunursa ikişer deve kaybedilir. Birinci veya altıncı fincanda yüzüğü bulan takım kazanır ve yüzük saklama sırası diğer takıma geçer. Başlangıçta belirlenen sayıya ulaşıldığında oyun sona erer. Gaziantep’te büyüklerin yenilene uyguladıkları cezalardan biri yenilen kişinin merdiven başına çıkarak “Of otuzcuk of, belimi büktün, evimi yıktın, komşular itinizi bağlan, bütün kemikler benim!” diye bağırması olarak belirtilmiştir (Tokuz, 2011: 240).
Kastamonu'da oynanan Yüzük/Ceviz Saklama oyununda kuru cevizler ikiye bölünerek dokuz tane yarım kabuk hazırlanır. Yarım ceviz kabukları ters çevrilerek kapatılır. Oyuncular iki takıma ayrılır, iki takımdan biri yüzüğü veya yüzük yerine geçen boncuk vb. nesneyi saklayan, diğeri ise bulacak olandır. Oyunun hangi sayıda biteceğine takım üyeleriyle birlikte karar verilir. Yüzüğü bulacak olan takım oyuncuları diğer takıma arkasını döner, saklayacak olan takımdan bir oyuncu saklayacağı nesneyi ceviz kabuklarından birinin altına koyar. Saklama işi bittikten sonra bulacak olan takım yönünü çevirir. Ceviz kabuklarını açmaya başlarlar, ilk tahmininde bulan kurtulur ve dağıtma sırası ona geçer, oyun yeniden başlar. İlk denemede saklanan cisim bulunmazsa en sona bırakılır. İlk denemeden sonraki denemede bulunursa 12 puan verilir. Üçüncü denemede 10, dördüncü denemede 9, beşincide 8, altıncıda 7, yedincide 6, altıncıda 5, beşincide 4, dördüncüde 3 puan verilir. Eğer son taşa kalırsa, saklama sırası o takıma geçer. Oyunun başında belirlenen sayıya ulaşan takım oyunu kazanmış olur (Arslan, 2011: 49; KK3). Toplam 8 kabuk açıldığı hâlde yüzük bulunamaz ve en son içinde yüzük bulunan kabuk kalırsa, bu durumda oyun yine aynı dağıtıcı ile başlar. Saklama aşamasında yüzüğü bulacak takımın arkasını dönmediği durumda, yüzüğü ceviz kabukları altında saklayan oyuncu, çabuk el hareketleriyle ceviz kabuklarının yerini birkaç kez değiştirir (KK3).
Aksaray'da oynanan yüzük oyununa Fincan oyunu da denilmektedir. Dokuz adet fincanla oynanan oyunda, fincanlardan birinin altına ses çıkarıp kaymayacak bir pul, yüzük vd. saklanır. Tüm fincanlar bir tepside getirilir. Oyuncular iki takıma ayrılır. Takımlardan biri saklı olan yüzüğü bulmak için “dolu” veya “boş” tercih etme hakkına sahiptir. Eğer dolu tercih edilirse bir fincanı kaldırıp altına bakma hakkına sahip olurlar, boş tercih edilirse altı fincanı kaldırıp altına bakma hakkına sahip olurlar. Son üç fincan kaldığında “ikisi bizim” diye bir fincanı kaldırır ve yüzük bulunursa kazanılır, yüzük yoksa kaybedilir. Yaklaşık 11-13 kez tekrarlanan oyun sonunda yenen takım yenilen takım üyelerini temele yatırır, yani yenilen oyuncular yere diz çökerek otururlar ve temel taşını oluştururlar. Temel taşlarının yerine düzgün oturtulması gerektiğinden oturanların önden, arkadan, yandan ve üstten bakılıp düzeltilmesi gerekir. Bunun için yenen takımdan bir kişi eline aldığı uzun bir sopayla düzeni bozanlara vurarak düzeltmeye çalışır ve bu işleme temel taşları düzgün bir sıra oluşturana kadar devam eder. Daha sonra sıra tıraş işlemine gelir. Yenen takım oyuncularından biri, yenilen oyunculardan birini sandalyeye oturtur. Tıraş için baca isini sabun, süpürgeyi fırça ve soba küreğini jilet/tıraş bıçağı yerine kullanır. Baca isini süpürgeyle sakalın sabunlanmasında kullanır ve soba küreğiyle sakalı kazır (URL-1, 2012).
Artvin'de oynanan yüzük oyununda yüzük ve mendil kullanılır. Oyunda, bir ebe seçilir. Ebenin elinde yüzük olur, diğer oyuncular halka olurlar ve ellerini arkada tutup avuçlarını açarlar. Ebe, elindeki yüzüğü tek tek oyuncuların ellerine koyuyormuş gibi yapar, fakat bir oyuncunun avucuna yüzüğü bırakır. Diğer oyuncular görmeden bu işlemi yaptıktan sonra oyunculardan birini seçip mendille eline vurarak “Yüzük kimde?” diye sorar. Bu oyuncu yüzüğün kimde olduğuyla ilgili bir tahmin yapar, eğer bilirse ebe olur, bilemezse sıra onun seçtiği kişiye geçer. Ebe mendille bu kişinin eline vurarak “Yüzük kimde?” diye sorar. Oyun yüzük bulunana kadar devam eder (URL-2, 2020).
Afyonkarahisar'da oynanan Yüzük Saklama oyununda kullanılan malzeme çoraptır. Oyun için bir ebe seçilir. Ortaya kişi sayısı kadar çorap konur. Ebe çoraplardan birinin içine yüzüğü saklar. Diğerleri yüzüğün hangi çorabın içinde olduğunu bulmaya çalışır. Yüzüğü bulan yüzük saklamaya hak kazanır (KK5).
Gaziantep'te oyun oynanırken kullanılan birkaç terim bulunmaktadır. Oyun terimlerinden carıslı/carıs, kusurunu öğrendiği bireyi diğerlerine rezil etmek anlamını taşımaktadır ve carıslı oynanan oyunların en yaygını yüzük oyunudur. Carıslı çocuk oyunlarında, oyunu kaybedenden komik sözler söylemesi veya köpek gibi havlamak şeklinde taklitler yapması istenir. Yüzük oyununda carıslı oynandığında yenilenler, komşular itlerinizi bağlayın, bütün kemikler benim diye bağırırlar. Yenenler yenilenleri kızdırmak için “..s..çaydım ellerine” vs. derler. Yüzük oyununda belirli bir ceza ya da ödül yoktur (Tokuz, 2011: 124).
Türkiye genelinde hemen her ilde oynanan yüzük oyununun diğer tüm geleneksel çocuk oyunları gibi günümüzde yaygın şekilde oynanmadığı söylenebilir. Yüzük oyunu takım/grup oyunu olması nedeniyle sosyal etkileşimi, eğlenceli vakit geçirmeyi sağlayan bir oyundur. Oyun kurallara uyma ve sıra bekleme, iş birliği hâlinde çalışma, taktik geliştirme, tahmin etme ve sonuca rıza gösterme gibi sosyal ve bilişsel pek çok becerinin gelişimine destek olabilir. Yüzüğün saklanması esnasında hem saklayan hem de bulmaya çalışanların dikkatlerini toplamaları gerektiğinden oyun dikkat gelişimine katkı sağlayacaktır. Ayrıca oyuncuların saklama veya tahminler konusunda farklı stratejiler geliştirmelerini destekleyecektir.
KAYNAKLAR
Arslan, İsmail. (2014). Resimlerle Unutulmaya Yüz Tutmuş Çocuk Oyunları. Ankara: Safranbolu Araştırmaları Merkezi Yayınları.
Tokuz, Gonca. (2011). Gaziantep Çocuk Oyunları Üzerine Halk Bilimsel Bir İnceleme. Yüksek Lisans Tezi. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
URL-1: https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/aksaray/kulturatlasi/yuzuk-oyunu, (2012). Yüzük Oyunu. Erişim: 11.04.2022.
URL-2: https://artvin.meb.gov.tr/www/yuzuk-kimde/icerik/2669. (2020). Yüzük Kimde? Erişim: 11.04.2022.
KK1: Derleyen: Arzu Özyürek. Derlenen: Kâmil İnan. Yaşı: 61. Eğitim Durumu: Ön lisans. Mesleği: Emekli öğretmen. Derleme Yeri: Samsun İli, Vezirköprü İlçesi, Yukarınarlı Köyü. Derleme Tarihi: 15.11.2011.
KK2: Derleyen: Arzu Özyürek. Derlenen: İftade İşler. Yaşı: 74. Eğitim Durumu: Okur yazar. Mesleği: Ev hanımı. Derleme Yeri: Samsun İli, Vezirköprü İlçesi, Yukarınarlı Köyü. Derleme Tarihi: 16.11.2011.
KK3: Deryelen: Arzu Özyürek. Derlenen: Ziya Teke. Yaşı: 74. Eğitim Durumu: İlkokul. Mesleği: İşçi emeklisi. Derleme Yeri: Kastamonu İli, Çatalzeytin İlçesi, Kaymazlar Köyü. Derleme Tarihi: 10.10.2010.
KK4: Derleyen: Meltem Halıcı. Derlenen: Behice Yalçın. Yaşı: 74. Eğitim Durumu: Okur yazar. Mesleği: Ev hanımı. Derleme Yeri: Ankara, Yenimahalle. Derleme Tarihi: 2010 (Lisans dersi ödevi kapsamında yapılmış derleme için Meltem Halıcı’ya teşekkür ederim).
MADDE YAZARI
Prof. Dr. Arzu Özyürek
ISBN
978-625-99966-0-8