İletişim
Writer

Araş. Gör. Ülfet Yavuz

ÇilingirÇevir

Anadolu’da birbirinden farklı yüzlerce geleneksel oyun bulunuyor olsa da bu oyunları ortak ögeleri ile sınıflandırarak ele almak anlam haritasını oluşturabilmek adına büyük bir kolaylık sağlamaktadır. And (2012: 262)’ın, Oyun ve Bügü kitabındaki “Taş ve Gülle Oyunları” sınıflamasına yönelik bölümde yer alan “Çilingir Oyunu” da Safranbolu merkezli bir çocuk oyunu olarak nitelendirilmektedir. İncelenen kaynaklardan Safranbolu merkezli bir oyun olduğu anlaşılıyor olsa da Safranbolu’ya coğrafi olarak yakın olan bölgelerde de icra edilen bir oyun olduğu görülmektedir (Onur ve Güney, 2002: 125; Özdemir, 2006: 191; Özhan, 2005: 63). Aynı zamanda Çilingir Oyunu, Balıkesir’deki çocukların oynadığı “Pelten/Ebeli Kaydırak”, Ordu’da oynanan “Höme”, Gaziantep’te oynanan “Hörr/Gürr”, Elazığ’da oynanan “Mam”, Bursa’daki “Kudreke” ve özellikle de İstanbul’daki çocukların oynadığı “Kaydırak” gibi taş ve tenekenin oyun materyali olarak kullanıldığı pek çok oyuna da benzetilmesi sebebiyle Özdemir (2006: 190-199)’in Türk Çocuk Oyunları kitabında da “Kaydırak” oyunları sınıflamasında yer almaktadır.

Bu oyun kızlı erkekli bir grup köy çocuğunun bir araya gelmesi ile oynanır. Oyun materyali olarak teneke kutusu ve genellikle ince ve yassı taşlara ihtiyaç duyulmaktadır. Oyundaki ebe seçimi birçok oyundaki gibi taş tutularak yapılır. Oyuna başlamadan önce ve ebe belirlendikten sonra kale diye adlandırılacak olan bir yere dik bir taş veya boş bir teneke kutusu dikilir. Ebenin görevi diğer oyuncuların yıkacağı bu kaleyi korumak, bozulduğu ya da devrildiği zaman düzeltmek ve bunu yaparken de diğer oyunculardan birinin yerine geçebilmek için onları ebelemeye çalışmaktır. Kale dikildikten sonra kaleye yedi veya sekiz adım uzaklıktaki bir yere de atış çizgisi çizilir. Ebe dışındaki oyuncular ellerine üç adet yassı taşlardan alarak bu atış çizgisinin ardına geçerler. Kaleye sırayla atış yapan oyuncuların amacı hedefi vurup kaleyi bozmaktır. Attıkları taşlar kaleye isabet eder de kale yıkılırsa ebe kaleyi hemen eski haline getirmeye çalışır. Bu sırada da çizginin arkasında elindeki taşı biten çocuklar kalenin etrafına düşen taşları almak için çizginin önüne geçerler. Ancak bu alanda ebenin yıkılan kaleyi düzelttikten sonra bu oyuncuları ebelemesi serbesttir. Oyuncular taşlarını alıp ebelenmeden çizginin diğer tarafına geri koşmak zorundalardır. Ancak eğer bir oyuncu taşı eliyle almak yerine iki ayağı ile havaya fırlatıp tutabilirse çizgiye yakalanma korkusu olmadan rahatça dönebilir. Bu şekilde hamle yaparak taşını alan oyunculara ebe dokunamaz. Taşını eliyle alıp çizginin arkasına koşan bir oyuncu ebe tarafından sırtına dokunularak ebelenirse yeni ebe o oyuncu olur, yer değiştirirler ve oyun böylece devam eder (Onur ve Güney, 2002: 125-126; Özdemir, 2006: 191-192).

Özhan (2005: 63 ve 145)’ın Çocuk Oyun ve Oyuncak Terimleri Sözlüğüne bakıldığında bu oyunun Kırşehir Kızılcaköy’de “Kılçık Kalesi” adı altında oynanan bir oyunla eşdeğer tutulduğu görülmektedir. Kılçık Kalesi’nde oyuncular iki gruba ayrılmaktadırlar. Oyuncu sayısına oranla on beş ile yirmi santim uzunluğunda ve yirmi ile yirmi beş santim genişliğinde taşlar bulunur. Bu taşlar yirmi ile yirmi beş metre aralıklı ve karşılıklı olacak şekilde yere dikilirler ve takımların kalesi olmuş olurlar. Her oyuncunun da elinde yuvarlak ve yumruk kadar üçer adet taş bulunur. İlk atış hakkını kazanan grup ellerindeki taşları karşı takımın dikilen taşlarına doğru fırlatır ve onları yıkmaya çalışır. Eğer ellerindeki taşlar bitene kadar tüm dikili taşları yıkmış olurlarsa kazanmış olurlar ve karşı takımdaki oyuncuların sırtına binerek bir kaleden diğer kaleye kadar kendilerini taşıtırlar. Eğer tüm dikili taşları yıkamazlarsa atış hakkı diğer gruba geçer. Bu sefer diğer grup aynı şekilde atış yaparak rakip takımın tüm dikili taşlarını yıkmaya çalışır. Eğer rakip takımın kalesini yıkmayı başarırlarsa da bu sefer onlar kazanmış olur ve rakip grubun sırtında taşınma hakkına da sahip olmuş olurlar.

Toplumlar kültürel ögelerini ve sahip oldukları değerlerini koruyup gelecek nesillere aktarma amacı güderlerken geleneksel çocuk oyunları da bu amaca ulaşmadaki kültür taşıyıcı ve eğitici öğretici rolü olan araçlardan biridir (Sümbüllü ve Altınışık, 2016: 73). Geleneksel oyun türlerinden biri olan taş ve teneke ile oynanan oyunlar da çeşitli uyarlamalar ile varlığını sürdürmeye devam ederken çocukların üretkenliklerini ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmeleri bakımından oldukça önemlidir. Çilingir oyunu da çocukların özellikle hedef alma ve hedefi vurma becerilerini geliştirmeye yarayan bir oyun olması ile birlikte çocukların doğada vakit geçirmelerini de sağlayan bir oyun olması bakımından çok değerlidir. Ayrıca çocukların eğlenerek kültürel ögelerdeki kollektif bilinci kavrayabilmeleri açısından da kolayca oynatılabilecek, verimli bir oyundur.

KAYNAKLAR

And, Metin. (2012). Oyun ve Bügü Türk Kültüründe Oyun Kavramı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Onur, Bekir ve Güney, Neslihan. (2002). Türkiye'de Çocuk Oyunları: Derlemeler. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Özdemir, Nebi. (2006). Türk Çocuk Oyunları Cilt I-II. Ankara: Akçağ Yayınları.

Özhan, Mevlüt. (2005). Çocuk Oyun ve Oyuncak Terimleri Sözlüğü. Ankara: Kültür Ajans Yayınları.

Sümbüllü, Yusuf Ziya ve Altınışık, M. Emin. (2016). Geleneksel çocuk oyunlarının değerler eğitimi açısından önemi. Erzurum Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(2): 73-85.

MADDE YAZARI

Araş. Gör. Ülfet Yavuz

ISBN

978-625-99966-0-8