Deve GüreşiÇevir
Deve güreşi, dövüşten çok devenin kendi gücünü ve kabiliyetini seyirci karşısında sergilemesidir (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 86). Arabistan yarımadası ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Fas, Hindistan, İsrail, Kenya, Mısır, Moğolistan, Sudan ve Tunus gibi ülkelerde de deve yetiştiriciliği görülmektedir ve bu ülkelerde Türkiye’den farklı olarak deve güreşi bulunmamakta; deve yarışları yapılmaktadır (Şanlı, 2019: 35).
Deve güreşi; toplumsal birlikteliği sağlayan, bölge insanının ekonomik kalkınması için de önemi olan bir olgudur. Bu organizasyonlarda elde edilen tüm gelirler kamu ve toplum kuruluşlarına aktarılmaktadır (Çulha, 2008: 1837). Bir tür kış turizmi olarak ekonomiye katkı sağlamaktadır. Bunun yanı sıra bu alanda geçimini sağlayan pek çok insan bulunmaktadır. Deve güreşi sadece develerin güreşinden ibaret bir oyun değildir. Pek çok geleneksel unsuru taşıyan bir yapıyı temsil etmektedir. “Geçmişten günümüze değin sürdürülen bu etkinlik ile ortak kültürel geçmiş kolektif hafızanın, birikimin ve deneyimin yardımıyla mekânda yeniden canlandırılır” (Çalışkan, 2012: 377). Deve güreşi etrafında gelişen sözlü kültür unsurları (maniler), buluşma mekânları (kahvehaneler, dernekler, arenalar), yeme-içme kültürü, müzik kültürü, develerin süslenmesinde kullanılan unsurlar ve aidiyet temsilleri gibi çok boyutlu özellik taşımaktadır. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar geniş bir coğrafyada bulunan takvime bağlı ritüellerdendir.
Deve güreşinin kökeni ve tarihî gelişimine baktığımızda, devenin en son evcilleştirilen hayvanlardan biri olduğunu söylemek mümkündür. Antik dönemlerde daha çok taşımacılıkta kullanılan develerin ayrıca etinden, sütünden de yararlanılmıştır (Çoruh ve Türkmen, 2016: 38). Deve M.Ö. 1.500 yıllarında Arabistan Yarımadası’nda evcilleştirilmiş, daha sonra M.Ö. 300 yıllarında Anadolu'da yetiştirilmeye başlanmıştır (Wilson, 1998: 4-7’dan akt. Yılmaz ve Ertuğrul, 2015: 159).
Dünyada deve güreşleri hakkındaki ilk bilgi, yaklaşık 400 yıl öncesine ait olduğu düşünülen ve Tahran’da Gülistan Kütüphanesi’nde bulunan İran, Moğol çizimlerinden elde edilmektedir. Anadolu’da ise deve güreşinin başlama yeri ve zamanı kesin olarak bilinmemekte ancak göçebe obalar ve kervancılar arasında rekabete bağlı şekilde Aydın’da İncirliova kasabasına bağlı Hıdırbeyli köyünde yapılmaya başlandığı düşünülmektedir (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 87). Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde Van’da deve güreşine tanık olduğunu belirtmektedir (Çalışkan, 2013: 139).
Türk tarihine baktığımızda ise deve güreşlerinin en az 4000 yıllık geçmişinin olduğu, Hakasya Cumhuriyeti'nde 4000 yıllık taş bir tılsım üzerindeki çizimde belgelenmiştir (Adamova, 2004: 11). Bu buluntu, Türkler için deve güreşi tarihinin çok eskilere dayandığının en önemli kanıtlarındandır. Yılmaz ve ark. da deve güreşlerinin tarihinin tam olarak bilinmediğine; ancak en az 4000 yıldır deve güreşinin varlığına dikkat çekmişlerdir (2014: 38). Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar büyük bir coğrafyaya uzanan bu kültürel unsur, Yörük toplumu için de ayrı bir önem taşımaktadır. Türkmenler göçebe kültür içinde deve, koyun ve at yetiştiriciliği ile tanınmışlardır (Abazov, 2007’den akt. Çalışkan, 2013: 139). İslamiyet öncesinde Türklerde deve (buğra) bir totem hayvanı olarak yer almakta; alplık temsilî olarak kullanılmaktadır. Öte yandan İslamiyet’in kabulünden sonra da bu durum devam etmiş, Karahanlılarda deve bir ünvan olarak varlığını sürdürmüştür. Kısacası deve hükümdarlıkla ilgili simgesel anlamlar barındırmaktadır (Çoruhlu, 2006: 150, 151).
Anadolu’da genellikle ulaşım ve yük taşımacılığı gibi amaçlarla kullanılan develerin güreştirilmesi II. Mahmut dönemine rastlamakta ve Ege Bölgesi’nde yaygınlaştığı söylenmektedir (Armağan 1984: 32 ve Beyru, 2000: 279’dan akt. Çalışkan, 2013: 139). Sanayileşmeyle birlikte Anadolu coğrafyasında develerin sayıları azalmış, ulaşım ve yük taşımacılığı işlevlerini kaybetmiştir. Günümüzde ise hâlâ göçer hâlde bulunan Yörükler tarafından yük hayvanı olarak Antalya, Muğla ve Mersin şehirlerinde kullanılmaktadır (Çelik, 2013’ten akt. Yılmaz ve Ertuğrul, 2015: 159). Anadolu coğrafyasında yetiştirilen develerin büyük bir bölümü deve güreşi için yetiştirilmektedir (Yılmaz vd. 2011: 1’den akt. Yılmaz ve Ertuğrul, 2015: 159).
Deve güreşleri, develerin kızgınlık dönemi olan Aralık-Mart ayları arasında, genellikle pazar günleri düzenlenmektedir. Deve güreşi yıllık takvimleri daha önceleri Aydın Valiliği’nde oluşturulan bir komisyon tarafından belirlenmekteyken 2013’ten bu yana Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu tarafından belirlenmektedir (Berrakçay, 2015: 39). Açık havada ve toprak zeminde düzenlenen deve güreşi müsabakaları hava koşullarının elverişsiz olduğu zamanlarda iptal edilmektedir. Deve güreşi genellikle Türkiye’nin batısında, Çanakkale’den Antalya’ya kadar uzanan bölgede görülmektedir. Türkiye’de ağırlıklı olarak Aydın’da görülen deve güreşleri, Ege Bölgesi’nde İzmir, Denizli, Manisa, Muğla; Marmara Bölgesi’nde Balıkesir ve Çanakkale; Akdeniz Bölgesinde ise Antalya’da yaygın olarak görülmektedir (Berrakçay, 2015: 34-38). Deve güreşi senenin belli zamanlarında sınırlı sürede yapıldığından güreş için özel mekânlar inşa etmeye gerek duyulmamıştır. Senenin farklı zamanlarında farklı amaçlar için kullanılan mekânlarda deve güreşi yapılmaktadır. Güreş alanlarına “arena” adı verilmektedir. Arenalar için aranan özellikler açık havada olması, toprak zeminin olması ve yakınında uçurumun olmamasıdır.
Develer güreşmeye altı yaşında başlar, herhangi bir sakatlık görülmediği takdirde 20-25 yıl kadar güreşmektedirler (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 87). Güreş develerinin 0-2 yaş arasında olduğu döneme “boduk”, 2-3 yaş arasına “dorum”, 4-6 yaş arasına “daylak” adı verilmektedir (Kartay’dan akt. Atasoy ve Özbaşer, 2014: 87). Her deveye özelliklerine göre isim verilmektedir. Develere isim verilirken onların cesaretini ve korkusuzluğunu vurgulayacak isimler seçilmektedir.
Güreşecek develer belli olduktan sonra çatımları yani eşleşmeleri yapılır. Güreş komiteleri organizasyon hazırlıklarını yapar. Davet genellikle okuntu aracılığıyla poşu, tülbent, havlu gibi bir nesnenin verilmesiyle gerçekleşmektedir. Bu davetler geçmişte deveci kahvehaneleri adı verilen ve genellikle deve sahiplerinin, deve güreşi sevenlerin buluştuğu mekânlarda yapılmaktaydı (Berrakçay, 2015: 43). Günümüzde ise deveci kahvehaneleri dernekleşmeye zemin hazırlamış; bu faaliyetler Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonunun kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu federasyon, deve güreşlerinde görevli olacaklara eğitim verilmesi, lisans verilmesi, güreş tarihlerinin belirlenmesi ve devecilik kültürü hakkında bilgilendirme faaliyetlerinde bulunulması gibi çeşitli görevlere sahiptir (Ertürk, 2018: 61).
Genellikle Kasım ayı başlarında, güreş sezonu başlamadan bir hafta önce, bütün develere havutları giydirilir. Havut develer için yapılmış özel bir semerdir. Havut yapımı geleneksel bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır. Devenin havutlandığı törene, “havut vurma töreni” adı verilir. Güreş sezonu boyunca havut çıkarılmaz ve bu sayede devenin güreşeceği de duyurulmuş olur (Berrakçay, 2015: 40-42). Deve güreşirken diğer deveye yaslanıp havutu ile iter. Havut zarar vermesin diye keçe kullanılmaktadır. Deveyi süslemek için boncuklar, püsküller, ziller ve çanlar kullanılmaktadır. Devenin gösterişli olmasına özen gösterilmektedir. Bu süsler aracılığıyla deve sahibinin zenginliği, prestiji, siyasal ideolojisi ve devesine verdiği değer anlaşılmaktadır. Deve hazırlanan süsleri giymediğinde sıradan bir hayvanken, süs ve elbiselerle birlikte ritüel öznesine (güreş devesine) dönüşür (Berrakçay, 2015: 49). Develer arasında ayrıca güzellik yarışması da yapılır ve en güzel süslenmiş deve seçilerek sahibi ödüllendirilir. Devenin adı havutun arkasında yer alan ve “peş” adı verilen kumaş parçasına yazılmaktadır. Bu kumaş parçasında isteğe göre devenin nereli olduğu ve sahibinin adı da yazılmaktadır. En altta ise “maşallah” yazısı bulunmaktadır. Havut vurma, bir devenin daylaklıktan “pehlivanlık” statüsüne geçişini temsil etmektedir (Berrakçay, 2015: 42). Bu ritüel aslında bir eşiğin aşılması anlamına da gelmektedir. Bu sebeple deve havutlandıktan sonra bir hayır yapılmaktadır. Havut hayrı, deve ve sahibinin kazandıkları statünün ne kadar önemsendiğinin de bir göstergesidir (Uygur ve Koyuncu Okca, 2019: 228).
Deveyi yönetmek için yular ve ip takımları bulunmaktadır. Güreşten önce devenin ağzı, güreş sırasında diğer deveyi ısırmaması için “ağız bağcısı” tarafından bağlanır. Yöresel olarak farklı malzemeler kullanılmaktadır. Örneğin; Tire’de ağız bağlamada halat, Bozdoğan, Balıkesir ve Tire’de keçeden yapılmış kumaş, Buldan ve Çivril’de ise işlemeli dokuma bezleri kullanılmaktadır (Çalışkan’dan akt. Atasoy ve Özbaşer, 2014: 88).
Deve güreşlerinin günümüzde de geleneksel yapısı korunmaktadır. Metin Ekici bu durumu şöyle özetlemektedir: “Deve güreşlerinde; havut, yular ve ip takımları, keçe ve kolan gibi araçların hazırlanması ve devenin bunlar ile donatılması veya çeşitli boncuklar, işlemeli bezler, ziller ve çanlarla devenin bezenmesi; develerin tek, makas, çengel, çırpma, bağ, çatal, kol atma ve kol kaldırma gibi kalıplaşmış hamleleri kullanmaları; güreş alanlarının yapısı ve bakım süreci ve seyircilerle oluşturulan bağ deve güreşlerinin tam manasıyla geleneksel bir yapıya sahip olduğuna işaret etmektedir" (2016: 11).
Güreş öncesinde develer deve güreşinin yapılacağı yere getirilir ve müzik eşliğinde şehirde dolaştırılır. Akşamında ise organizasyon sahibi dernekler, federasyonlar ya da yerel yönetimler düzenledikleri deve güreşlerinin temel harcamalarını karşılamak için “halı geceleri” düzenler (Işık, 2016: 119). Halı gecesinde akşam yemeği verilir. Cazgır, sunucu olarak görev alır. Söz konusu halı açık arttırmayla en çok para verene satılır ve halıyı alan “güreş ağası” ilan edilir. Halı, deve güreşi ritüellerinde sembolik bir öneme sahiptir. Önceleri güreşlerde galip gelen devenin üzerine konan bir başarı simgesi iken, günümüzde bir katılım belgesi niteliği kazanmıştır (Berrakçay, 2015: 46). Halı gecesi sayesinde deveciler, sadece eğlenmezler; aynı zamanda hayır da yaparlar (Koyuncu Okca, 2021: 1129).
Deve güreşinin yapılacağı gün seyircilerin bir kısmı mangallarını yakar, masalarını hazırlarlar; diğer bir kısmı ise seyyar satıcılardan yiyecek-içecek alır. Müzisyenler güreş başlamadan develeri kızıştırmak için Köroğlu Havası çalarak deve sahibinden bahşiş almaya çalışırlar (Berrakçay, 2015: 52). Bazı güreşlerde cazgırın anonsuyla dua okunur ve kurban kesilir, İstiklal Marşı okunur ve güreş bu şekilde başlar. Deve sahipleri güreş gününde körüklü çizme, pantolon, gömlek, yelek giyerler ve köşeli şapka ile poşu takarlar (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 88).
Güreşecek develerin eşleştirilmesine “deve çatımı” adı verilmektedir. Bu aşamada develerin aynı oyunu oynamaları ve oyunu sağdan ya da soldan oynamaları göz önünde bulundurulur. Develer aşağıdaki oyun tekniklerine göre de yönlü-yönsüz, sağcı-solcu, tekçi, çengelci, makasçı gibi isimler alır (URL-1). Müsabakanın olduğu gün, her deve sadece bir kez dövüştürülmektedir. Deve güreşinin süresi eskiden 15 dakikayken, günümüzde 5-10 dakika ile sınırlandırılmıştır (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 89). Bu sebeple çoğu karşılaşma berabere sonuçlanmaktadır.
Develer güreş sırasında genellikle tek oyun oynamaktadırlar. Bu oyunlar tek, makas, çengel, bağ, çırpma, çatal, kol atma, kol kaldırma gibi isimlendirilmiştir. “Tek” oyunu deve güreşinde etkili oyun olarak bilinmektedir. Develer yan yana geldiğinde bir devenin başıyla diğer devenin ayaklarını zorlaması ve onu düşürmeye çalışmasından oluşmaktadır. “Makas” oyununda her iki deve karşı karşıya gelir ve başları ile havutlarından güç alarak diğer deveyi kaçmaya zorlar. Bu oyun genellikle sürenin de kısıtlı olmasından dolayı beraberlikle bitmektedir. “Çengel” oyununda bir devenin ayağı ile diğer devenin ayağına çelme takması ve onu düşürmeye çalışması esastır. İki şekilde oynanabilir. Bunlar “düz çengel” ve “bıçak çengel”dir. Tehlikeli bir oyundur ve devenin bacağının kırılmasıyla sonuçlanabilir. Bu sebeple hakemlerin müdahale etmesi gerekir. “Bağ” oyununda bir deve diğer devenin bacaklarını sıkıştırır ve onu çökmeye zorlar. İki şekilde oynanabilir. Bunlar tam bağ, çatal bağ ya da yarım bağ şeklindedir. “Çırpma”da bağ oyunu oynanırken develerden biri başını geri çeker ve boynunu diğer devenin boynunun üzerine koyar. Bu çırpma oyunudur. “Çatal” oyununda her iki deve de vücuduyla diğerinin başını altına almaya çalışır. Kol atma ve kol kaldırma gibi oyun türleri de mevcuttur (Yılmaz ve Ertuğrul, 2015: 164-166).
Deve güreşi organizasyonları, deve yetiştiriciliğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamaktadır (Manav ve Koç, 2018: 19). Bu sebeple güreş organizasyonları oldukça önemlidir. Bu organizasyonda çok sayıda insan görev almaktadır.
Cazgır: Sunuculuk yapan kişidir. Develeri arenaya çağırırken maniler okur. Güreşe katılan herkesi çok iyi tanır. Seyircilere güreşi anlatmak ve güreş sırasında onları coşturmak cazgırın başlıca görevleri arasındadır. Tıpkı diğer aktörler gibi güreşin olmazsa olmazları arasında yer alıp halk tarafından değer görürler (Berrakçay ve Şahin, 2021: 59). Cazgırın söylediği manilere örnek olarak şunları verebiliriz: “Yumurta yumurtaya vurduğu zaman, ayrılır sarısı ile beyazı. Burası güreşecek develerin arenası” (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 88). “Merhaba eller giderken aya, biz kalıyoruz bu dünyada yaya, rakibiyle güreşmeye başladı. Bodrum’dan Ahmet’in goca ağa. Maşallah’dır” (Atasoy ve Özbaşer, 2014: 89).
Hakemler: Deve güreşinde orta, yardımcı ve masa hakemleri (3 kişi) olmak üzere üç tür hakem bulunmaktadır. Son kararı orta hakem vermektedir.
Ağız Bağcılar ve Kontrolcüler: Develerin güreş esnasında birbirlerini ısırmamaları için ağızlarının bağlanması gerekmektedir. Bu görevi “ağız bağcılar” yapmaktadır. Kontrolcüler ise bu bağların sağlam olup olmadığını kontrol etmekle yükümlü kişilerdir.
Urgancılar: Deve güreşi sırasında herhangi bir sakatlanma riski oluşması durumunda ya da hakemin kararından sonra, develerin ayak, boyun ya da havutlarına urganlarını atıp ayrılmalarını sağlayan kişilerdir. İki ayrı grup olarak 5’er kişiden oluşmaktadır. Urgancılar güreş bittiğinde devleri birbirinden ayırmakta ve arenayı yeni güreşe hazırlamaktadırlar.
Müzisyenler: Hem hazırlık aşamasında hem de güreş esnasında müzisyenlerin önemi vardır (Berrakçay, 2015: 52-55).
Günümüzde deve güreşi organizasyonlarının sürdürüldüğü tek ülke Türkiye’dir (Çalışkan, 2013: 137). Deve yetiştiriciliği yapılan pek çok ülkede deve güreşinden ziyade deve yarışı yaygın olarak yer almaktadır. Geçmişten günümüze statü belirlemede önemli bir rolü olan ve özellikle Batı Anadolu’da yaygın olarak görülen deve güreşleri, bu yönüyle yalnızca eğlendirme amacı bulunan bir oyun özelliği taşımamaktadır. Deve sahipleri bu sayede toplumda belli bir statüye kavuşur, bir kimlik kazanır ve itibar görür. Deve güreşi, özellikle Yörüklerin kültürel belleğinde derin izler bırakmış bir kültürel kimlik unsurudur. Yörük kültürünün korunmasında ve kuşaktan kuşağa aktarılmasında önemli bir yere sahip olan deve güreşleri aynı zamanda deve yetiştirme, alma, satma, besleme, süsleme, festivaller gibi aşamalarla da kültür endüstrisinde önemli bir yer edinmiştir. Günümüzde deve yetiştiriciliği deve güreşi etkinliklerine bağlıdır. Ancak ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmeler ve değişimlerle devecilik kültürü yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
KAYNAKLAR
Adamova, Adel. T. (2004). “The Iconography of a Camel Fight”, (Çev. J.M. Rogers), Muqarnas, 21, 1-14, Leiden-Brill.
Atasoy, Fatih; Özbaşer, Fatma Tülin. (2014). "Anadolu’da Deve Yetiştiriciliği ve Deve Güreşleri". Lalahan Hay. Araş. Enst. Dergisi, 54(2), 85-90.
Berrakçay, Orçun; Şahin, Pınar. (2021). "Cazgır: Okuduğu Manilerle Deve Güreşi Festivallerinde Bir Kültür Aktarıcısı". Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E -dergisi, 8(2), 47-61.
Berrakçay, Orçun. (2015). "Deve Güreşi Ritüellerinde Müzik ve Müzisyenlik", Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
Çalışkan, Vedat. (2013). "Somut Olmayan Kültürel Bir Mirasın Güncel Bir Değerlendirmesi: Anadolu Devecilik Kültürü ve Geleneksel Deve Güreşi Şenlikleri", TÜBA-KED, 11, 137-166.
Çoruh, Hacer; Türkmen, Seher. (2016). “Develerin Antik Dönem Kültür Tarihine Yansımaları”, I. Uluslararası Selçuk-Efes Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Sempozyumu Bildiriler (17-19 Kasım 2016 Selçuk-İzmir), I. Cilt Sosyal Bilimler, (Ed. Devrim Ertürk-Özgür Gökdemir), Selçuk Belediyesi Kent Belleği Yayınları, İzmir, 27-45.
Çoruhlu, Yaşar. (2006), Türk Mitolojisinin Anahatları. İstanbul: Kabalcı.
Çulha, Osman. (2008). "Kültür Turizmi Kapsamında Destekleyici Turistik Ürün Olarak Deve Güreşi Festivalleri Üzerine Bir Alan Çalışması". Yaşar Üniversitesi E-dergisi, 3, 12, 1827- 1852.
Ekici, Metin. (2016). "Türklerde Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri". I. Uluslararası Selçuk-Efes Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Sempozyumu Bildiriler (17-19 Kasım 2016 Selçuk-İzmir), I. Cilt Sosyal Bilimler, (Ed. Devrim Ertürk-Özgür Gökdemir), Selçuk Belediyesi Kent Belleği Yayınları, İzmir, 8-14.
Ertürk, Devrim. (2018). “Deveci Kahvesinden Federasyona: Devecilik ve Deve Güreşlerinde Örgütlenme Modeli” II. Uluslararası Selçuk-Efes Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Sempozyumu- I. Cilt Sosyal Bilimler. 18-20 Ocak 2018 Selçuk- İzmir)- (Ed. Devrim Ertürk- Özgür Gökdemir), Selçuk Belediyesi Kent Belleği Yayınları, İzmir, 51-63.
Işık, Caner. (2016). “Devecilik Kültüründeki Farklılaşmalar Üzerine Sosyal Antropolojik Bir Analiz” I. Uluslararası Selçuk-Efes Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Sempozyumu Bildiriler (17-19 Kasım 2016 Selçuk-İzmir) I. Cilt Sosyal Bilimler, (Ed. Devrim Ertürk-Özgür Gökdemir), Selçuk Belediyesi Kent Belleği Yayınları, İzmir. 184-200.
Koyuncu Okca, Ayşegül. (2021). "Geleneksel Deve Güreşleri ve Halı Gecesi". Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 8(3), 1117-1135.
Manav, Selda; Koç, Atakan. (2018). “Aydın İlinde Güreş Devesi Yetiştiriciliği, Bakım-Beslemesi ve Yetiştiricilerin Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme”, II. Uluslararası Selçuk-Efes Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Sempozyumu- II. Cilt Fen ve Sağlık Bilimleri. 18-20 Ocak 2018 Selçuk- İzmir)- (Ed. Atakan Koç, Hasan Erdoğan), Selçuk Belediyesi Kent Belleği Yayınları, İzmir, 12-21.
Şanlı, Süleyman. (2019). "Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Üzerine Antropolojik Bir Analiz". Artuklu İnsan ve Toplum Bilim Dergisi, 4(1), 34-42.
URL-1: https://mugla.ktb.gov.tr/TR-73669/deve-guresleri.html
Uygur, Hatice Kübra; Koyuncu Okca, Ayşegül. (2019). "Devecilik Kültüründe Havut Hayrının Ritüelistik Uygulamaları". Mukaddime, 10(1), 213-231.
Yılmaz, Orhan; Ertuğrul, Mehmet. (2015). "Türk Kültüründe Deve Güreşleri". Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(1): 157-174.
Yılmaz, Orhan; Ertürk, Yakup Erdal, Ertuğrul, Mehmet. (2014). “Türklerde Deve Güreşlerinin Orta Asya’dan Anadolu’ya 4.000 Yıllık Geçmişi”, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 2(1), 37-44.
MADDE YAZARI
Araş. Gör. Gökçe Emeç Yücesoy
ISBN
978-625-99966-0-8