İletişim
Writer

Dr. Öğr. Üyesi Hatice Akın Zorba

Gürz KaldırmaÇevir

Eski çağlardan beri birçok toplum tarafından kullanılan gürz, vurucu, ezici silahların en eskilerinden biridir. Gürz kelimesi Farsça olup, Türkçe’de kullanımı topuz ve bazı çeşitlerinin yırtıcı kuş kafasına benzemesi sebebiyle bozdoğandır. Ayrıca Orta Çağ Türk-İslam devletlerinde debbûs ve amûd isimleri de kullanılmıştır (Kesik, 2014: 85; Pakalın, 1993: 639).

Gürz, sap ve baş olmak üzere iki kısımdır. İki parçalı veya yekpare imal edilen gürzlerin baş kısmı küre, armut veya silindir biçiminde olup metal, ahşap ve taştan, sap ise baş kısmının ağırlığıyla orantılı olarak uzunluğu 40-80 cm arasında değişen, 2-3 cm çapında ahşaptan veya metalden yapılmaktaydı. Kullanımını kolaylaştırmak için sap üzerine yuvarlak çıkıntılar yapıldığı, uç kısmına küçük bir küre şekli verildiği de görülmektedir (Eralp, 1993: 46; Özveri ve Acar, 2018: 242; Duman, 2020: 125).

Gürzün şekil, ebat ve ağırlık yönünden birçok çeşidi vardır. Orta Çağ’da kullanılan gürzler içinde çok ağır olan çâk, hûd-şiken, bilkâtekînî, vücutta küçük bir yara açıp, zehri düşmanın bedenine bulaştırmak amacıyla kullanıldığı düşünülen yek-zehm, pîl-pâ, kûpâl, leht, çomâk, gürz-i hâysek ve gürz-i Rûmî yer almaktadır. Gürz-i girân ise en ağır gürz türüdür. Farklı şekilde adlandırılan hayvan başlı gürzler de mevcuttur (Duman, 2020: 122-125). Evliya Çelebi ise gürzcü esnafı anlatırken orta çekme, kesme, asma, dikme, salma, salık, dörttop ve altıtop gürzlerden bahsetmektedir (Evliya Çelebi, 2013: 1/374).

Gürzün baş kısmında da farklılıklar görülmektedir. Baş kısmı küre şeklinde olduğu gibi, yaralama ve ezme gücünü arttırmak için 2-4 cm uzunlukta konik veya piramidal çivi ve çıkıntıların olduğu gürz başları da mevcuttur. Baş kısmının altı parçaya ayrılarak gövdeden kenara doğru incelen şekilde altı dilimli gürzlereyse şeşper (altı kanat) denilmektedir (Ahmed Cevat, 1297: 150-151; Eralp, 1993: 46-47). Bir diğer gürz çeşidiyse Türklere özgü salıktır. Yuvarlak başın kenarlarına, tepesine, uçlarına bilye bağlı zincirler tutturulmuştur. Bilyelerin karışık hareketi, vuruşta savunma imkânını azaltsa da düşman üzerinde ürkütücü bir etki yaratmaktadır (Aydın, 2012: 154).

Gürzün ortaya çıkışını Firdevsî-i Rûmî, Silahşornâme’sinde İran mitolojisindeki Kahraman-ı Kâtil adındaki devin Kâhtan-ı İfrit adındaki bir başka devi yenmek için demirden bir gürz yapmasıyla olduğunu anlatmıştır. Firdevsî gürzü ilk kez Kahraman-ı Kâtil’in, bozdoğanıysa Sasani sülalesinden Nûşirevân-ı Âdil’in devrinde yaşamış Firdevs (Fers) kavminin yaptığını aktarmıştır (Firdevsî-i Rumî, 2011: 18-19).

Tarih öncesi çağlardan itibaren kullanılan gürzden Dede Korkut’ta ve Manas Destanı’nda bahsedilmektedir. Türklerde Yukarı Yenisey, Biçiktu-Boom kaya resimlerinde ve Hun kurganlarında görülmektedir (Göksu, 2008: 240-24; Martinov, 2013: 320-387). Karahanlılarda ve Selçuklularda gürz kullanılmış, Sultan Alp Arslan Malazgirt Savaşı’nda kılıç ve gürzle savaşmıştır. Karahanlı Şemsü’l-Mülk Han’ın gönderdiği 50 men ağırlığındaki gürzü Sultan Melikşâh at üstünde yedi defa çevirerek 80 adım uzaklığa fırlatmıştır. Selçuklu ordusunda gürz-dârân, haratekînî-dârân ve debbûs-dârân isimli askeri sınıflar bulunmaktadır (Göksu, 2008: 242-243).

Gaznelilere ait Leşger-i Bazar Sarayı’ndaki duvar resimlerinde Sultan Mahmud’un muhafız kıtası olduğu düşünülen asker figürleri omuzlarında gürz taşımaktadır (Salman, 2006: 115-116). Bazı kaynaklarda Sultan Mesud’un Dandanakan Savaşı’nda gürz kullandığı, gürz kullanmaktaki ustalığını gören hiç kimsenin ona yaklaşamadığı kayıtlıdır (Göksu, 2008: 242-243). Memlûklerde askeri eğitim kapsamındaki Fürûsiyye idmanlarında gürz eğitimi de yer almaktadır. Türk, İran topuzlarının erken örnekleri olarak nitelendirilen Memlûk silahları değişik bir forma sahip olup, genelde demirden yapılan, vurucu güçleri fazla olan gürzlerdir (Aydın, 2012: 157; Kızıltoprak 2002: 631). Anadolu Selçuklularında gürz kullanıldığı, Rükneddin Kılıç Arslan’ın, Gıyaseddin Keyhüsrev’in, Rükneddin Süleyman Şah’ın gürzle savaştıkları kayıtlarda yer almaktadır (İbn Bibi, 1996: 1/75,81,118,129, 2/52,141).

Osmanlı Devleti’nde gürzün on altı çeşidi olup, piyadeler ahşap ve hafif olanlarını, süvarilerse dikenli ve ağır madenî olanlarını kullanmışlardır. Atlı yeniçerilerin ve ocağın büyük zabitleriyle yayabaşı, bölükbaşı ve odabaşıları eyerlerinde kalkanla bozdoğan taşımışlardır (Uzunçarşılı, 1988: 377).

Topuzun ve kalkanın atının eyerine asılması alpler döneminden beri süregelen bir Türk geleneğidir. Öte yandan devlet erkânının atın eyerinde gürz taşıması ayrıcalık olarak kabul edilmiştir. Ata binmeğe hak kazanan hangi devlet görevlisinin gürz taşıyabileceği kanunla belirlenmiştir. Bu ayrıcalık padişahın, şehzadelerin, sadrazamın, kubbe vezirlerinin ve padişahın lâyık gördüğü devlete bağlı prenslerin olmuştur (Marsingli, 1934: 160; Kahraman, 1995: 603). Aksesuar ve statü sembolü olarak taşınan gürzler süsleme sanatının birer örneği olup çeşitli tekniklerle süslenmiş, malzeme olarak değerli madenler ve taşlar kullanılmıştır (Çoruhlu, 1996: 328; Aydın, 2012: 154).

Osmanlı hanedanı tarafından gürz savaşta, spor idmanlarında, askeri eğitimde ve avda kullanılmıştır. Düzenli olarak idman yapan, gürz kaldırmada çok başarılı olan Orhan Gazi özellikle elçi kabullerinde ağır mermer gürzünü yanında bulundurmuştur. I. Bayezid ise Ankara Savaşı’nda gürz kullanmıştır. Şehzade Cem ağır gürz kaldırmada ün yapmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in Yılanlı Sütun’a şeşper atışı, Yavuz Sultan Selim’in şeşperle avlanması minyatürlere yansımıştır (Ahmed Cevat, 1297: 151; Kahrama, 1995: 596-597; Özveri ve Acar 2016: 82). I. Ahmed’in eski Gülhane Meydanı’ndaki nişan taşı, at üstünde hızla giderken gürzünü havaya atıp tutmadaki ustalığı ve rekor mesafeye gürzünü fırlatması nedeniyle 1605 yılında dikilmiştir. Yine I. Ahmed’in 1605 yılında Edirne’de at üstünden fırlattığı gürzünün düştüğü yere bir anıt dikilmiştir (Acar, 1995: 599). Gürz kaldırmadaki başarısıyla bilinen son padişah IV. Murad’dır. Evliya Çelebi IV. Murad için “Her an sağ elleri ile 200 okka zeytunî somaki taş direk gürzü on iki hane ve kırk bend üzere dolaştırırdı.” ifadesiyle, “sağbend, solbend, silar, vefa, payesa, alem, kalem, dival, kemer, ketifeyn, asma ve kesme, kemer-karar, zabtî, rehâ ve payidar kısaca bu bendler üzere” gürz, kılıç ve kuvvet oyunlarına hâkim olduğunu kaydetmiştir (E. Çelebi 2013: 1/136).

Antik dönemlerden itibaren spor idmanlarının amacı dönemin silahlarını kullanabilmek için vücudu zinde tutmak, gerekli olan güç, dayanıklılık ve esnekliğe sahip olmaktı (Özveri ve Acar, 2018: 248). Osmanlı’da da yapılan sporlar ve oyunlar bu temele dayanmakta, savaş sırasında silahlı-silahsız dövüş için kişinin becerisini, kuvvetini arttırma amacını taşımaktaydı. Nitekim Evliya Çelebi, Edirne’deki Güreşçiler Tekkesi’ndeki, pehlivanların eşyaları hakkında şunları kaydetmiştir: “…geçmiş zaman pehlivânlarının demirden yayları, okları, gürzleri…muhabbet meydanları üzerinde asılıdır.” (Evliya Çelebi, 2013: 3/330).

Gürzün Osmanlı’da spor idmanlarında ve oyunlarında gürzle oyunlar (bend) sergileme, fırlatma, ağırlık kaldırma gibi farklı şekillerde kullanıldığı görülmektedir. Matrakçı Nasuh Tuhfetü’l-guzât (1530) adlı eserinde “sultânuʼl-lʻûb” (oyunların sultanı) olarak tanımladığı gürzün bendlerini on başlıkta açıklamıştır. Keza Firdevsî-i Rûmî Silahşornâme’de (1503) on gürz bendini tek tek izah etmiştir (Kaya, 2013: 32; Biçer 2011: 31-32). Kullanımı büyük ustalık gerektiren gürzle usta bozdoğancıların süratle giden at üzerinde çeşitli bendler yapıp, gürzlerini at üzerinde fırlatıp yere düşmeden yakalamak gibi hünerler sergiledikleri bilinmektedir (Eralp, 1993: 47). Bir başka idman türüyse gürz kaldırmadır. Bu amaçla kullanılan gürzler farklı ağırlıklarda genelde sapıyla gövdesi demirden, yüzeyi düz olarak imal edilmiştir. İdman topuzu olarak da adlandırılan bu gürzlerin baş kısmı taş, mermer veya metal, sapı mermer, ahşap ve metal olabildiği gibi yekpare mermer olanları da vardı. Gürzlerin ağırlıklarını arttırmak için ayrıca demir halkalar da eklenebilmekteydi (Kahraman, 1995: 596). Ağır gürz kaldıran bir diğer grupta şenliklerde, oyunlarda hünerlerini sergileyen gürzbazlardır. Fiziksel güç ve dayanıklılık gerektiren oyunlar sergileyen zorbazların içinde yer alan gürzbazlar çeşitli ağırlıklarda gürz ve matraklarla gösteri yaparlardı (Nutku, 1987: 94-95). Eldeki bilgiler ışığında ağırlık kaldırma idmanlarında kullanılan gürzlerle yapılan tüm egzersizleri bilmek mümkün olmasa da Hindistan’daki kuşti güreşçilerinin gada kullanma şekilleri gibi benzer idman şekillerini koruyan kültürlerdeki uygulamaları incelemenin, Osmanlı’daki kullanımı hakkında fikir verebileceği düşünülmektedir (Özveri ve Acar, 2018: 260).

Eski Türklerde ağır gürz kaldırmanın ve beceriyle kullanmanın yiğitliğin bir göstergesi olarak görme geleneği Osmanlı’da da devam etmiştir. Gürz kaldıran bir pehlivan kimsenin kaldıramadığı bir ağırlık kaldırmışsa, gelecek kuşaklara örnek olması için gürzü kale kapısına asılmıştır. İstanbul Silivrikapı, Edirne Kale Kapısı, Konya At Pazarı kapısındaki gürzler bu geleneğin örneklerindendir (Kahraman, 1995: 596, 602).

Ateşli silahların yaygınlaşması ve çeşitlenmesi zamanla savaş tekniğinin değişmesine neden olmuştur. Buna paralel olarak fiziksel güç ve beceri gerektiren diğer silahlar gibi savaş alanlarından çekilen gürz; törenlerde, idmanlarda kullanılmış ve 18. yüzyılda tamamen terkedilmiştir (Özveri ve Acar, 2018: 247)

Türklerde beceriyle kullanımı yiğitliğin göstergesi kabul edilen, Osmanlı Devleti’nin ünlü silahşor ve alimlerinden Matrakçı Nasuh tarafından oyunların sultanı olarak tanımlanan gürz, günümüzde sadece tarihsel kurmacaya dayalı bilgisayar oyunlarında, dönem dizi ve filmlerinde görülmektedir. 

KAYNAKLAR

Acar, M. Şinasi. (2013). Osmanlı’da Sportif Atıcılık Nişan Taşları. İstanbul: YEM Yayın.

Ahmed Cevat. (1297). Tarih-i Askeri-i Osmanî. İstanbul: Kırk Ambar Matbaası.

Anafarta, Nigâr. (1969). Hünernâme Minyatür ve Sanatçıları. İstanbul: Doğan Kardeş Matbaacılık.

Aydın, Hilmi. (2012). Sultanların Silahları. Ankara: KTB Yay.

Çoruhlu, Tülin. (1996). “Gürz”, Diyanet İslam Ansiklopedisi. C.14. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. 327-328.

Duman, İbrahim. (2020). Büyük Selçuklu Ordusunda Kullanılan Savaş Aletleri. İstanbul: Selenge Yay.

Eralp, T. Nejat. (1993). Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar. Ankara: TTK Yay.

Evliya Çelebi. (2013). Evliya Çelebi Seyahatnamesi. hzl. Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, İstanbul: YKY.

Firdevsî-i Rûmî. (2011). Silahşornâme. hzl. Bekir Biçer. Konya: Çizgi Kitabevi.

Göksu, Erkan. (2008). Türk Kültüründe Silah. İstanbul: Ötüken Yay.

Gravürlerle Türkiye. hzl. Mustafa Sevim. Ankara: KB Yay. 2002.

İbn Bibi. (1996). El Evamirü’l-Alaiye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye. C.1-2. hzl. Mürsel Öztürk, Ankara: KB Yay.

Kahraman, Atıf. (1995). Osmanlı Devleti’nde Spor. Ankara: KB Yay.

Kaya, Ümran. (2013). Matrakçı Nasuh ve Eseri Tuhfetü’l-guzât. Yüksek Lisans. Manisa: Celal Bayar Üniversitesi.

Kesik, Muharrem. (2014). At Üstünde Selçuklular. İstanbul: Timaş Yay.

Kızıltoprak, Süleyman. (2002). “Memlûk Sistemi”, Türkler. C.5. ed. Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca. Ankara: Yeni Türkiye Yay. 320-366.

Marsilli Graf. (1934). Osmanlı İmparatorluğu’nun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askerî Vaziyeti. Ankara: Büyük Erkan-ı Harbiye Matbaası.

Martinov, A.İ.. (2013). Altay Kaya Resimleri Biçiktu-Boom. çev. Z. Bağlan Özer, Ankara: Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Yay.

Nutku, Özdemir. (1987). IV. Mehmet’in Edirne Şenliği (1675). Ankara: TTK Yay.

Özveri, Murat; Acar, Şinasi. (2016). “Osmanlı’da Bir Fırlatma Silahı Lobut”. Osmanlı Araştırmaları. XVIII(1):71-88.

Özveri, Murat; Acar, Şinasi. (2018). “Osmanlı’da Savaş ve Spor Topuzları”. Osmanlı Araştırmaları. XIX(2):240-264.

Pakalın, Mehmet Zeki. (1993). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. İstanbul: MEB Yay.

Salman, Fikri. (2006) “Gaznelilerde Giyim Kuşam Özellikleri”, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi. 16:111-126.

Uzunçarşılı, İ. Hakkı. (1988). Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapıkulu Ocakları. C.1-2. Ankara: TTK.

MADDE YAZARI

Dr. Öğr. Üyesi Hatice Akın Zorba

ISBN

978-625-99966-0-8