Karakucak Güreşi (Serbest Güreş)Çevir
Kara-Kucak” sözcüğü “Kara-Koçak” sözcüğünden gelir. Zamanla “Kara-Koçak Güreşi” bileşik sözcüğü “Kara-Kucak Güreşi” biçimine dönüşmüştür. Tüm Türk lehçelerinde kullanılan “kara” sözcüğü kara “siyah” anlamındadır. Yine kara sözcüğü “yas, acı, cahil, bozuk düzen” vb. anlamlara da gelir. Bu ifadeler “kara baht, kara haber, kara gün, kara kız, kara yel, kara toprak, kara kış, kara güç” gibi bileşik sözcük olarak da kullanılır. Türkiye'nin Kars ilindeki Türkmenler, bir kişinin kaldıramayacağı büyükçe bir taşı veya başka bir şeyi birkaç kişinin kucaklayıp kaldırması gerektiği zaman “Kara kucak edip şu taşı kaldıralım” derlerdi. Kucak sözcüğü de yine bütün lehçelerinde Kucak olarak söylenir. Kucak vücudun boyun kısmından göbeğe kadar olan bölümüne denir. Koçak sözcüğünün ise koç kelimesinden türediği ileri sürülür. Koç; koyunun erkeğine denilmekle beraber “yiğit ve bahadır” anlamlarında da kullanılır. Koçak kelimesi de “kahraman ve yiğit” anlamında kullanılır. Çinilerde güreş sözcüğünün Toslaşma işaretiyle belirtilmesi ve Osmanlı minyatürlerinde, pehlivan güreşiyle birlikte toslaşan koçların da gösterilmiş olması nedeniyle "Kara kucak" ifadesinin "Kara koçak" sözcüğünden geldiği söylenebilir. Kara yiğitlerin ve kara yağız koçakların yaptığı güreş anlamına gelen "Kara koçak güreşi" halk ağzında "Kara kucak güreşi" biçimine dönüşmüştür. Karakucak güreşi Türk literatüründe “Kuru güreş” ve “Harman güreşi” olarak da geçer. Muhtemelen eskiden hasat zamanları ve harman yerlerinde yapıldığı için harman güreşi de denmiştir. Hatta halk dilinde Karakucak "Anadolu Güreşi" olarak adlandırılmıştır. Karakucak güreşi folklorik güreş, seyir güreşi olarak da adlandırılır (Altınölçek, 2010: 321-328; Güven, 1999; Kahraman, 1989: 16; Kurt ve ark.,2017; Tazegül, 2018, Türkmen ve Kaya, 2021: 335-350).
Karakucak güreşi tarihi olarak Orta Asya'ya kadar dayanan Türklerin en eski ve millî güreşidir. Orta Asya’dan Anadolu'ya getirilmiştir. Bu güreş çeşidini dünyaya Türkler yaymıştır. Türk güreşini, Etrüsklerin Orta Asya'dan alıp İtalya'ya götürdükleri ve Avrupa'ya yaydıkları bilinmektedir. Geleneksel ve eski Türk güreşi, yağsız yapılan karakucak güreşidir. Karakucak güreşinin Türk güreşi olduğunu gösteren en önemli kaynaklardan biri Dede Korkut Hikâyeleri'dir. “Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek boyunu beyan ider Hanım Hey” hikâyesinde kullanılan sözcükler, bugün karakucak güreşinin yapıldığı yörelerde kullanılan güreşe ait sözcüklerle aynıdır. Bu hikâyede geçen “kavraştılar, sarmaştılar, yire urmak, bunaldı, basılacak, kavradı, bağdamasın aldı, biline girdi” gibi sözcük ve ifadeler Anadolu’nun değişik bölgelerinde hâlâ kullanılmaktadır. Aynı zamanda yenişme şeklinin “arhası üzerine yire urdı” şeklinde olması bu güreşin karakucak şeklinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (Kahraman, 1989: 17-18). Türklerin uyguladığı karakucak güreşi, önce Akdeniz kıyılarına sonra Rumeli’ye geçmiştir ve Avrupalılarca ''serbest güreş'' adını almıştır. Amerikalılar serbest güreşe ‘Cath Can’ derler ki, karakucak güreşin tam karşılığı olarak görülür. Rumeli Türkleri karakucak güreşe ‘Harman güreşi' derlerdi. Yalnız Türklerin yaptığı karakucak güreşinde ‘pon’ denilen köprü yoktur. Serbest güreşte olduğu gibi pehlivanlar karakucak güreşlerde yün giymeyip, yerine kıl keçeden örülmüş kispetler giyerler (Şahin, 2006: 47; Karahüseyinoğlu, 2012).
Karakucak güreşleri önceleri Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlı olarak yapılırken daha sonra Türkiye Güreş Federasyonu’na bağlanarak yapılmaktadır. Türkiye’de Karakucak güreşleri minder güreşine kaynak teşkil eden bir güreş türü olarak da görülmüştür. Çünkü minder güreşinde Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanmış Türk millî güreşçilerin birçoğu, karakucaktan minder güreşine gecen şampiyonlardır. Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanmış; Yaşar Doğu, Celal Atik, Adil Candemir, Nasuh Akar, Hüseyin Akbaş gibi efsane güreşçilerimiz, minder güreşine karakucaktan geçmişlerdir. Yine Kahramanmaraş ve çevresinde yüzyıllardır oynanan Rumeli Türklerinin “Harman Güreşi” dedikleri, Türklere özgü Karakucak güreşinin serbest ve Greko-Romen güreşe benzemesi Türk güreşçilerin bu dallarda hiç zorlanmadan şampiyon olmalarında etkili olduğunu belirtir (Mezdeği, 2003: 28).
Karakucak güreşi eskiden bazı bölgelerde köprülü olarak yapılmakta idi (Çukurova bölgesi). Diğer yörelerde yapılan karakucak güreşlerinde ise köprü yoktur. Köprüye gelen diğer bir ifade ile göbeği gün gören güreşçi yenilmiş sayılırdı. Türk güreş sporunun klasik stili olan karakucak güreşinde eskiden karşılaşmanın sona ermesi için rakibini tuşla yenme vardı, sayı ile galibiyet veya puanlama yoktu. Ancak Türk sporunda bazı değişimler yaşanmış ve toplumun spor kültürünü meydana getiren pek çok değer ve inanış yeni baştan şekillenmiş ve kurallarında çok az değişim olmuştur (İmamoğlu ve ark., 2018: 905-612). Karakucak güreşlerinin Kahramanmaraş, Tokat, Amasya, Çorum, Sivas, illerinde yaygın bir şekilde yapıldığı belirlenmiştir. Karakucak güreşlerinin Doğu Akdeniz ve iç bölgesi ile İç Anadolu’nun doğu kısımları ve kuzey bölgeleri ve illerinde hem yağlı hem de karakucak güreşleri de iç Anadolu ve kuzey bölgelerinde daha çok yapılmaktadır (Pepe, 2011: 73-80). Karakucak güreşi Mançun, Yakut, Moğolistan, Azerbaycan, Doğu-Batı Türkistan, Kırım ve Kazan Türkleri ve Anadolu’da yapılan bir spordur. Karakucak güreşi Oğuzlar ve eski Türklerde yapılan güreşin aynısı olarak belirtilir (İşcan, 1988: 128). Türkler güreşi ibadet, güreş yerini ibadet yeri, güreş meydanını er meydanı olarak görmüşlerdir. Türklerde güreşler toplumun sosyal yaşamının hemen hemen her bölümünde yer almıştır (Fişne ve ark., 2017: 28-42). Türk spor kültürüyle özdeşleşen karakucak güreşleri günümüzde 1980 öncesi popülaritesinde olmasa da bazı illerimizde hâlen varlığını sürdürmektedir. Bugün Anadolu’da karakucak güreşi daha çok yağlı güreş yapılmayan yörelerde yapılmaktadır. Bu yörelerden Orta Karadeniz, Orta ve Doğu Anadolu bölgeleri ilk sıralarda yer alır. İller olarak da Adana, Amasya, Ankara, Artvin, Çorum, Erzincan, Erzurum, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Malatya, Mersin, Samsun, Sivas, Tokat ve Yozgat olarak sayılabilir (Karahüseyinoğlu, 2012; Şener ve ark., 2019: 283-298). Anadolu’nun hemen hemen her yerinde yapılan Karakucak güreşleri genel olarak Orta Anadolu ve Kahramanmaraş bölgelerinde daha fazla yayılmıştır. Günümüzde bazı büyük kent merkezlerinde karakucak güreşlerinin yaygın olarak yapıldığı illere ait çeşitli dernek ve vakıflar eliyle karakucak güreşleri yapıldığı gözlenmektedir. Günümüzde her yerde aynı kurallara göre yapılmaktadır.
Türkiye’de Karakucak güreşi değişik tarihlerde minder güreşine kaynak teşkil etmiş veya kaynak teşkil ettiğine inanılmıştır. Bu nedenle 1987 yılında Karakucak güreş projesi yapılmış ve uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de bu projeden önceki dönemlerde, karakucak güreşleri illerde ve bölgelerde festival şeklinde yapılıyordu. Proje ile karakucak güreşçileri minder güreşine yönlendirildi. Hatta Türkiye’de güreş eğitim merkezleri bu projenin bir adımı olarak kurulmuştur. Eskiden güreşçiler karakucakla sınava girerlerdi. Sonra yörelerinde derece yapan çocuklar, bölgelerinde gruplara giderlerdi. Gruplarda derece yapanlar Türkiye şampiyonasına ve orada derece yapanlarda güreş eğitim merkezilerine giderlerdi. Günümüzde genelde salonlarda minder güreşine dayalı bir sınav uygulanarak seçmeler yapılmaktadır. 27.01.2010 tarihli Türkiye Güreş Federasyonu Karakucak Güreş Talimatı yayımlanmıştır. Daha sonra 01.10.2014 tarihli ve 29136 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Güreş Federasyonu Ana Statüsü’ne dayanılarak “Türkiye Güreş Federasyonu Karakucak Güreşi ve Müsabaka Talimatı” hazırlanmıştır. Türk spor adamları mindere güreşçi kazandırmak açısından, karakucak güreşine boy yerine sıklet, puanla yanma ve süre gibi kurallar getirilmesini sağlamıştır. Bu değişimde amaç karakucak güreşi, minder güreşi ile yakın ilişki içerisinde bırakılarak, mindere güreşçinin yatkınlığının olmasını sağlamaktır (Arı, 2018: 13; Gümüş, 1988: 80; Türkmen ve ark., 2006: 77-94).
Türkiye’de Karakucak güreşlerinin yapılması ve ilgi duyulma nedenleri arasında güreşin Orta Asya geleneği oluşu, İslam dininin etkisi ve İslami kurallara uygun oluşu, Cazgır uygulamasının oluşu, Minder güreşine kaynak teşkil etmesi, güreşteki ekonomik getiri ve ödüller sayılabilir. Yine tesis avantajı sağlaması, davul ve zurna/müzik çalmanın olumlu etkisi, Peşrev çekmenin etkisi, halkın birbiri ile iddialaşmalarına imkân tanıması, genelde köylerde çocukların karşılaştığı ilk spor türlerinden olması, seyredebilme imkânlarının fazlalığı yanında örf ve âdetlere bağımlılık karakucak güreşlerine ilginin devam etmesine etki edebilir. Müslümanlar, Hz. Peygamberin tavsiye ve teşvik ettiği sporlardan atıcılık, binicilik, koşu ve güreş gibi sporlarla meşgul olmayı bir emir olarak kabul etmişlerdir (İmamoğlu, 2011). Hadisler nedeniyle Osmanlılarda bazı sportif faaliyetler “Sünnet-i peygamberi” diye bilinmiş ve böylece bu etkinliklere yönelim artmıştır. Karakucak güreşi de bu düşünce ile yapılmaya başlanmıştır. Karakucak güreşlerine ilginin azalma nedenleri arasında modernleşmenin etkisi, anlaşmalı güreşler yapılması, örf ve âdetlere bağlılığın azalması, basın ve yayın organlarının eskisi kadar değer vermemesi gibi etkenler sayılabilir. Karakucak güreşi Türk kültürünün içinde kendine yer edinmiş ve toplumda yansımaları olmuştur. Türklerin öz güreşi olarak görülmüştür. Türklerin sosyal hayatındaki yeri itibari ile terimler, atasözleri ve şiirlere bile konu olmuştur.
Karakucak güreşi çok uzun yıllardan beri kurallarında pek değişiklik olmadan Türkiye’nin pek çok yöresinde yaygınlığını devam ettirmektedir. Türk spor kültürüyle iç içe gelişen karakucak güreşi Türkiye’de kültürel olarak atasözü veya deyimlere yansımıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: “Başa güreşmek” Türkçeye bir işin en iyisini yapmak anlamında girmiştir. “Meydan okumak” Türkçeye yerleştiği şekliyle de rakibinden korkmadığı anlamında kullanılır. “Hodri meydan” Türk dilinde kendine güvenen gelsin anlamındadır. “Kılçık atmak” ise bir insanın işini karıştırmak ve bozmak anlamında kullanılır. “Kafa kola almak” birisini ikna etmek, etkilemek anlamında kullanılmaktadır. “Paçayı kaptırmak” giriştiği bir işten kendini alamayan veya birilerinden kendini kurtaramayan anlamındadır. “Meydanı dar etmek” birini sıkıştırmak, eğer rakip güçlü ise yenilmek kaçınılmaz anlamına gelmektedir. “Kaçak güreşmek” ise asıl konuya girmeden başka şeylerden bahsetmek anlamında kullanılır. “Zor oyunu bozar” kuvvet ve irade karşı tarafta ise yapacak bir şey hemen hemen yoktur anlamını taşır. “Ayağa düşmek” ise değerini kaybetmek anlamında kullanılır. Bir diğer özdeyiş “Allah’ın hakkı üçtür” cümlesidir. Eskiden yenilen güreşçi, kendisini yenenden başka bir yarışmada tekrar güreşmek isterse izin ister ve güreşebilirdi. Yine yenilirse üçüncü defa da güreşebilirdi. Bu sefer de yenilirse tekrar güreşemezdi. Bundan dolayıdır ki güreşçiler arasında "Allah'ın hakkı üçtür" cümlesi söylenirdi. (Aslan ve İmamoğlu, 2019: 543-552).
Karakucak güreşi Türkiye’de erkelerin güreşi olarak düşünülse de tarihi süreçte böyle olmadığı bilinmektedir. Türkiye'de Karakucak güreşinde sadece erkeklerin resmî müsabakaları vardır. 2019 yılında Adana'nın Karaisalı ilçesinde organize edilen Kızıldağ Karakucak Güreşleri’nde bir ilk yaşanmıştır. Bu güreşler Büyükler, Yıldızlar ve Minikler kategorilerinde 29 sıklette yapılmıştır. İlk defa karakucak güreşlerinde güreş millî takım kadın güreşçileri gösteri yapmıştır. Geçmişte şehzadeler ve kadınların da güreştiği bilinmektedir. Kadınlar da muhtemelen karakucak usulü güreş yapmışlardır (Ceylan ve ark., 2019: 681-690). Türk boylarında özellikle Anadolu’da bayram, düğün, sünnet düğünü, pazar ve panayırlar başta olmak üzere çeşitli millî sosyal gün ve şölenlerde güreş tutmak âdeta yaşayışın ve törenin bir parçası hâline gelmiştir (İmamoğlu, 2011: 57-71). Karakucak güreşleri en çok düğünlerde yapılır; güreşsiz, çalgısız düğün, düğün sayılmazdı. Güreş gelin babasının evinden alınıp kocasının evine getirildikten sonra başlar ve düğünü yapan zengin ise perşembe günü başlayan düğün ve güreş, cuma günü de devam ederdi (Mezdeği, 2003: 28). Anadolu düğünlerinde yapılan Karakucak güreşinin ödülü büyükse; köylerden, kentlerden pehlivanlar bu güreşe iştirak ederler ve bu güreşe “Büyük güreş” denirdi. Küçük güreş, ise etraf köy ve kasabadaki pehlivanların gelmesiyle yapılan güreşlerdir. Güreş gelin babasının evinden alınıp kocasının evine geldiği gün yapılır. Bazı yerlerde kızın babası isterse kız evden ayrılmadan önce de güreş yaptırılmaktadır (Dervişoğlu, 2012: 39).
Karakucak güreşinde dua okuma veya salavatlama her zaman önemli bir uygulamadır. Salavat; Peygamber Hz. Muhammed için okunan, Allah’ın rahmet ve selamının O’nun üzerine olması dileğini dile getiren dualara denir (Ayverdi ve Topaloğlu, 2007: 908). Yağlı ve karakucak güreşlerinde cazgırın pehlivanları meydana salmadan söylediği manzum övgü ve ikaz dolu sözlere salavat denilir (Kaya, 2007: 611). Cazgır tarafından başlatılır. Eğer güreşçiler tanınmış güreşçiler ise ve baş boyunda güreşeceklerse meydancı her çiftin teker teker arkasında durarak ayrı ayrı dualarını diğer bir deyişle salavatlamalarını okur. Salavatlamada güreşçiler yönleri kıbleye dönük olarak beklerler. Cazgır dua esnasında “Hazret-i Muhammed Mustafa’ya salâvat” dediği esnada Pehlivanlar sağ ellerini kalplerinin üzerine koyarak salâvat-ı şerife okurlar (Delice, 2011: 137).
Karakucak güreşlerinde peşrev çekme pehlivanların güreşten önce yaptıkları ısınma ve kültürfizik hareketleridir. Peşrev çekme veya peşrev atma karakucak güreşlerinin meydana gelişinde yapılır. Karakucak güreşlerinin yapıldığı çayır veya çimenliğe “meydan” denir (Yüksel, 2018: 589-616). Karakucak güreşlerinde peşrev çekme eskiden “Çırpınma veya perdaht” olarak adlandırılırdı. Fakat çırpınma yağlı güreşteki peşrevden farklıdır. Atıf Kahraman “Cumhuriyete kadar Türk Güreşi” isimli eserinde çırpınmayı şu şekilde anlatmaktadır: “Güreşçiler duadan sonra ikisi yan yana oldukları halde ellerini oyluklarına sırtlarına ve birbirlerine vurarak biraz hızlıca 15-20 adım kadar gittikten sonra yüz yüze dönerek havaya kaldırdıkları ellerinin iç kısımlarını birbirlerine vururlar. Buradan geri dönüp yine aynı çırpınma hareketlerini yaparak, ters yönde olmak üzere giderler. Tekrar yüz yüze dönerek havaya kaldırdıkları ellerini birbirlerine vururlar. Yine kıbleye- güneye-doğru aynı hareketleri yaparak gider ve üçüncü defa olmak üzere ellerini birbirinin eline vurduktan sonra meydanda dolanmaya başlarlar. Dolaşan güreşçilerden birisi, sağ elini sağ dizinin iç kısmına vurarak işaret verdikten sonra birbirine doğru seke seke ve ellerini önden geriye doğru çeke çeke yaklaşırlar. Tam yaklaştıkları anda yan yana olmak ve yüzleri ters yönde bulunmak üzere durarak eğilip hasmının topuğu dibinden temenna ederler. Bu hareketlere ikinci el denir. Yine alanda dolanmaya başlarlar. Bir süre çaprazlama döndükten sonra ikinci elde olduğu gibi seke seke birbirlerine doğru yaklaşıp tam karşılaştıkları zaman sağ dizlerini yere koyarak kucaklaşıp helalleşirler. Sonra paça bağlarını bağlarlar. Üçüncü elde bu surette tamamlanmış olur” (Kahraman, 1989: 21). Peşrev, güreş yazarı Ali Gümüş tarafından şu şekilde ifade edilmiştir: Güreşçileri takdim eden cazgır, duasını bitirdikten sonra eşleştirilmiş olan pehlivanlar peşreve başlarlar. Peşrev, geleneksel bir ısınma şeklidir. Peşrev atma güreşin büyüklüğü ve güreşe katılanların iyi güreşçi olmasına bağlıdır. İyi güreşçiler çoğu zaman peşrev atarak güreşe başlarlar. Pehlivanlar eşleştirildikten sonra iki pehlivan sağ elleriyle rakiplerinin sol elini, sol elleriyle de eşlerinin sağ elini tutarlar ve yan yana dururlar. Başları öndedir. Cazgırın salavatından sonra meydanda çırpınarak yürürler, sağ el sağ bacağa, sol el sol bacağa vurur. Sonra sağ dizleri üzerine çöküp üç defa yeri öperler. Döner gelir birbirlerinin ellerini sıkarlar. Tekrar karşı karşıya gelip birbirlerinin ellerini sıkarlar. Tekrar karşı karşıya gelip birbirlerinin paçalarına dokunup geçerler ve sonra tutuşurlar. Bunu göz önüne alan hakem kurulu, her yıl en iyi peşrev yapan güreşçiyi ödüllendirir. Bunun sebebi, güreşçileri peşreve özendirmektir. Peşrev bittikten sonra güreş başlar. Pehlivanlar, baş başa kalarak birbirlerini yenmeye çalışırlar (Şener ve ark., 2019: 283-298). Pehlivanlar meydana çağırıldıktan sonra öncelikle cazgır duaya başlar. Usta-çırak kültürüne dikkat edilerek en başta usta pehlivan olmak şartıyla bütün pehlivanlar yönlerini Harem-i Şerif’e yani kıbleye döner ve sağ eliyle rakibinin sağ elini, sol eliyle de rakibinin sol elini tutmuş bir şekilde cazgırın duasını bitirmesini beklerler. Yönleri kıbleye dönük olarak bekleyen pehlivanlar cazgır dua esnasında “Hazret-i Muhammed Mustafa’ya salâvat” dediği esnada sağ ellerini kalplerinin üzerine koyarak Salâvat-ı şerife okurlar ve “Hep birlikte diyelim şu aslanlara maşallah” diye seslendiği esnada da yine cazgırın önünden meydana doğru yönelirler. Bu ilk harekete “çıkış” denir. Çıkışı yapan pehlivanların gözü daima hasmındadır. Ondan işaret gelince üç adım geri ve üç adım ileri doğru gittikten sonra sağ dizleri üzerine çökerek sağ elini toprağa dokundurup sırasıyla üç defa dizine, dudaklarına ve başına götürüler (Delice, 2011: 137). Hatta bazıları bu esnada çayırdan ot kopararak ağzına alır ve ısırır (Biç, 1944: 14- 67). Karakucak güreşinde tokalaşma önemli bir ritüeldir. Peşrev öncesi Pehlivanlar dizleri üstüne çökerek toprağa dokunurlar. Daha sonra bazen nara atarak, bazen de narasız kispetlerine vurarak güreş alanında dolaştıktan sonra ilk olarak birbirlerine doğru yaklaşırlar ve tokalaşırlar. Gerçekleştirilen tokalaşmanın ardından peşreve devam ederler. Pehlivanlar ikinci defa tekrar karşılaştıklarında pehlivanlar sol elleriyle rakibinin kasnağını kavrarlar. Sağ elleriyle de rakibinin sağ paça şirazesine temas ederek ellerini sırasıyla dudaklarına ve sonra da başına götürürler. Sonrasında yapılan bu hareket ters taraftan yapılır. Yani sol elle sol paçanın yani rakip güreşçinin kispetinin sol paçasına dokunur. Daha sonra ellerini sırasıyla dudaklara ve başa götürürler (Delice, 2011: 140). Tüm bu hareketler gerçekleştirilirken iç tarafta kalan ayaklar yan yana getirilir (Kahraman, 1989: 91). Pehlivanlar ikinci defa karşılaşmalarının ardından bir kez daha ayrılırlar. Ardından ellerini kispetlerine sert bir şekilde vurarak çayırda gezinmeye veya dolanmaya/dolaşmaya başlarlar. Üçüncü defa karşılaştıkları sırada pehlivanların sol elleri birbirinin ensesinden tutacak şekilde, sağ elleri ile de birbirinin ellerini tutuş pozisyonunda kollarını sağa sola sallarlar (https://pehlivanblog.wordpress.com/pesrev). Güreşe başlamadan önce yoklama hareketi yapılır. Bu harekette eller sallanıp ayrılırken birbirlerinin sağ ayaklarına ve baldırlarına sağ ellerini sürüp başlarına sürerler (Biç, 1944: 21).Bu hareketin tamamlanmasının ardından pehlivanlar dördüncü kez karşı karşıya geldiklerinde göğüs göğse gelerek birbirlerinin sırtlarını sıvazlarlar. Söz konusu hareketin ardından belirli bir süre çayırda peşrev yapan pehlivanlar son olarak karşı karşıya geldiklerinde tokalaşıp birbirlerine başarı dilerler ve elleri birbirlerinin ensesinde olduğu hâlde güreşe başlarlar (Delice, 2011: 140). Günümüzde final güreşinde cazgırlarda başpehlivanlarla birlikte peşrev yapmaktadırlar. Bazı yörelerde bu çeşit peşrev bilinmemektedir (Biç, 1944: 15).
Karakucak güreşinde bazı naralar atılır. Güreşe girmek isteyen pehlivan, sağ elini dizinin iç tarafına vurarak güreşe başlamak istediğini belirtir. “Hayda pehlivan, hayda koçum” denilmektedir. Saltuknâme’de Sarı Saltuk’un düşmanlarıyla karşılaştığı zaman “Ben ki cihan pehlivanı Sarı Saltuk’am” diye nara attığı yazılmaktadır (Delice, 2011: 17). Çayırda cazgırın naralarından örnekler: “El paçada diz yerde, güreşelim düz yerde, vur sarmayı kündeden at, verelim Hazreti Muhammed’e salavat”, “Hani Ali, hani Veli işte Kurtdereli”. Bazı Salavatlama örnekleri (Anonim ve içerisinde karakucak kelimesi geçen bazı dörtlükler) aşağıda görülmektedir:
Allah, Allah İllallah
Hayırlar gele İnşallah
Pirimiz Hamza Pehlivan
Aslımız, neslimiz, pehlivan
Vur sarmayı, kündeden at
Gönder Muhammed’e salavat
Seğirttim gittim pınara
Allah ikinizin de işin onara (Anonim)
Aba, karakucak, yağlı güreşi
Cazgırın duası gürleyen sesi
Anadolu Trakya tüm Türkiye'si
Yağlandı yiğitler çıktı meydana (Âşık İmami)
Karakucak, minder, yağlı
Eski çağlı yeni, çağlı
Boy boy birbirine bağlı
Ayak, orta, başı gördüm (Âşık İmami)
İsmet'im bu yurtta tüten ocakta
Dağ, ova, köylerde köşe bucakta
Çayırda, minderde, karakucakta
Tarihlere nakış yazınız olsun (Âşık İsmet Atlı)
Karakucak güreşinde; davul, zurna ve müzik her zaman önemli bir ritüel olarak devam etmiştir. Düğünlerimizin ve bayramlarımızın vazgeçilmez törenlerinden olan karakucak güreşinde, davul zurna devamlı güreş boyunca çalar. Güreşlerde en az bir davul-zurna bulunmalıdır. Davulcu ve zurnacılar yörenin mahalli kıyafetlerini giyerek cazgır kontrolünde görev yaparlar. Güreş müziği pehlivanları karşılaşmaya teşvik için çalınan ve güreşin çeşitli aşamaları ile ilişkili olan bir müziktir. Müzik güreş sporunun vazgeçilmez bir ögesidir. Türkiye’de davul-zurna eşliğinde yapılan; “karakucak güreşi”, aba güreşi”, “tatar güreşi”, şalvar güreşi”, “yağlı güreş” ve “deve güreşi” olmak üzere altı geleneksel güreş türü vardır (Ülküsal, 1987: 8). Karakucakta, Adana dolaylarında davul zurna "Köroğlu" vurur (Dervişoğlu, 2012: 315). Ritim güreşin temposuna göre sürekli değişir. Güreşlere genellikle çift zurna ile iki ya da daha fazla sayıda davuldan oluşan çalgı takımı eşlik eder. Bu esnada genellikle Köroğlu ezgisi çalınır. Karakucak güreşinin kendine özel oyunları vardır. Bir kısım oyunlar minder güreşine çok uygundur veya minder güreşine biraz değişerek girmişlerdir (Atabeyoğlu, 2000; Ceylan ve ark., 2019: 681-690; Güven, 1999: 44-45). Karakucak güreşindeki bazı oyunlar aşağıda görüldüğü şekildedir:
Askıya alma: Kapan (Kle), Tek kapan (Tek kle), Çift kapan (Çift kle), Kurt kapanı
Budama, Topuktan budama, Dizden budama: Kavak dikmek
Boyunduruk/Karazelve: Kazık, İç kazık, Dış kazık
Bohçalama: Kaz kanadı, Yerde kaz kanadı
Çangal: Kelepçe, Kemane/Yaya alma
Çapraz, Tek çapraz, Çift çapraz, Arkadan çapraz: Kepçe, Ters kepçe, Yan kepçe
Çelme: Kılçık, Yan kılçık
Çırpma: Kol kapma, Omuzdan kol kapma
Çivi yukarı: Köpek kuyruğu, Tilki kuyruğu
Dalma: Köstek, Çoban kösteği
Tek dalma, Çift dalma: Tırpan, İç tırpan, Dış Tırpan
Dana bağı: Künde, Ayak kündesi, Bel kündesi, Diz kündesi, Oturak kündesi
Dere yuları, Katır yuları: Kütük yuvarlaması
Gıcırı bükme: Paça kapma, Paça kasnak, Ters paça
Göğüs çaprazı: Sarmak, Yarım/tek sarma, Bütün/Çift sarma, Ters Sarma
Kapma, Tekten kapma, Paça kapma: Tartma
Yan baş
Güreş meydanının, zemini çayır, çim, seyir yerleri dışında en az 30x30 cm ölçüsünde ve etrafı dikensiz tel veya iple çevrili olmalıdır. Hava yağışlı olduğunda kapalı salon veya alan temin edilmelidir. Güreş sahasında sağlık ekibi ile ambulans veya bu görevi yapabilecek araç bulundurulmalıdır. Kapalı soyunma odaları, yıkanma yerleri, düzeni sağlamak için yeteri kadar görevli bulundurmalıdır (Madde 15: TGFKGMT). Karakucak güreşlerinde lisans zorunluluğu getirilmiştir. Her yıl lisans vize ettirilir. Lisanssız asla güreşilmez (Madde 26: TGFKGMT). Karakucak güreşleri tüm Türkiye'de baştan itibaren puanlı olarak yapılmaktadır (Madde 29: TGFKGMT). Karakucak güreşleri “Geleneksel güreşler, mahalli güreşler, düğün bayram ve şenlik güreşleri” şeklinde yapılır (Gül ve Özkurt, 2021: 173-192).
Karakucak güreşinde yenişme şekli zaman içinde değişmiştir. Günümüzde Karakucak güreşleri tüm Türkiye’de puanlı olarak yapılır. Güreş esnasında hakem güreşçilerin aldıkları puanları not eder, müsabaka belirtilen dakikada hakemin düdüğü ile sona erer. En fazla puanı alan güreşçi galip gelir hakem o güreşçinin kolunu kaldırarak galibi ilan eder. Eğer her iki güreşçinin puanlarında eşitlik söz konusu olursa zaman dikkate alınmaksızın güreş uzatmaya gider ve uzatma devresinde ilk puanı alan güreşçi galip gelir. Normal sürede güreşçilerden birinin rakibini tuşla yenmesi ya da bir güreşçinin diskalifiye sakatlık vb. sebeplerle güreşe devam edemeyeceği durumlarda müsabaka sona erer (Madde 29: TGFKGMT). Karakucak güreşinde ödüller ve yolluklar organizasyon büyüklüğüne göre Güreş Federasyonu talimatıyla belirlenmiştir. Karakucak güreşlerinde uygulanacak ödül miktarları her yılın ocak ayında Federasyon tarafından belirlenerek yayımlanır. Ödüller belirlenen miktardan aşağı olamaz. Sıkletlerde ödülün %50'si birinciye, %30'u ikinciye, %20'si üçüncü olan sporculara verilir. Ödüller Organizasyon Kurulları tarafından ödenir. Müsabakalara katılan bütün pehlivanlara yolluk ve yevmiye verilir. Yarışmalara katılan bütün güreşçilerin ve hakemlerin yolluk yevmiye ve ödülleri güreşi düzenleyen organizasyon komitesine aittir. Günümüzde bazı karakucak ve yağlı güreşlerde organizasyona gelen bazı kişilere maskot olarak kispet hediye edilir.
Karakucak güreşlerinde hakemler genellikle bölgenin güreş federasyonuna bağlı hakemlerdir. Karakucak güreş hakem talimatına göre görev yapacak olan hakemler mevcut minder hakemlerinden seçilirler. Karakucak Güreş Yönetmeliği Madde 22’de görevleri etraflıca belirlenmiştir. Hakemlerin kıyafetleri polo yaka beyaz tişört, gri pantolon siyah kemer, siyah ayakkabı koyu renk çorap, mavi ve kırmızı bileklik, sıcak havalarda şapkadır. Ellerinde bir de kronometreleri bulunur. Ağalık sistemi Karakucak güreşinin önemli uygulamalarından biridir. Ağa düzenlenecek organizasyonun manevi hamiliğini üstlenecek olan kişidir. Ağalık açık artırma usulüne göre yapılır. Karakucak güreşlerinin organizasyonunda genellikle ağalık geleneği vardır. Ağalık seçimi başa güreşeceklerin müsabakasından önce yapılır. Seçilen ağa kim ise organizasyon kurulunun üyesi sayılır. Bir sonraki yıl için Ağa seçildikten sonra ağalık ücretini öder. Bir sonraki yıl orada yapılacak organizasyonun tabii üyesi olan ağa folklorik kıyafet giyer (Madde 18: TGFKGMT).
Karakucak güreşinde Meydancı veya Cazgır uygulaması önemli ritüellerden biridir. Meydancı değişik yerlerde; “cazgır”, “meydan şeyhi”, “tellal”, “salavatçı”, “duacı”, “okuyucu”, “peşrevci” gibi adlarla bilinir. Kastamonu bölgesinde meydancıya “Değnekçi” denilmektedir (Kahraman, 1989: 21). Günümüzde karakucak güreşlerinde cazgır kelimesi yer edinmiştir. Günümüzde cazgır ile ilgili Federasyonun resmî düzenlemeleri vardır (Madde 19’da belirtilmiştir).
Karakucak güreşçilerin kıyafetleri ve malzemeleri organizasyon büyüklüğü, önemi ve güreşçilerin seviyesi, imkânları gibi etkenlerle değişebilmektedir. Güreşçiler pırpıt giyer, ayakları yalındır. Sağ veya sol ayak bileklerine kura numaralarına göre mavi veya kırmızı paça bağı bağlıdır. Güreşçilerin vücudu yağlı olamaz. Yağlı pırpıt giymek yasaktır. Karakucak güreşlerinde deri kispet ve beli lastikli pırpıt giyilemez. Ayrıca kasnak içi ve dışı muşamba veya deri olamaz (Madde 30: TGFKGMT). Karakucak güreşinde pırpıt önemli bir giysidir. Pırpıt, eski püskü işe yaramaz eski elbise anlamına geldiği gibi el tezgâhlarında dokunan kaba yünlüler anlamına da gelmektedir. Karakucak güreşlerinde giyilen ''Pırpıt'' ismi bazı yörelerde ''Kispet'' diye adlandırılır. Pırpıt veya kispet adlandırılması tamamen yöresel isimlerdir. Karakucak güreşinde pehlivanlar “pırpıt” denilen keçe kılından dokunmuş veya branda gibi sert keten kumaştan ve çadır bezi gibi kumaşlardan yapılmış özel bir giysi giyer. Kasnağa kesinlikle deri dikilmez ve hiçbir bölgeye yağ sürülmesine müsaade edilmez. Keçi kılından örülen pırpıtın yanında mayo bölümü deriden, paçaları branda bezinden veya keçi derisinden yapılan pırpıtlar da vardır. Özellikle kilosuz pehlivanlar keçi derisinden yapılan bu pırpıtı tercih ederler (Kahraman, 1989:17-18; Tazegül, 2018: 267-289). Karakucak güreşinde kullanılan pırpıt veya kispet genellikle yeşil renklidir. Onu beyaz renk izler. Nadiren de olsa başka renkler kullanılır. Özellikle çocuklar imkânları doğrultusunda kot pantolon ile bile güreşebilirler. Yeşili tercih ediyorsanız, paylaşımcılığınız, uyumlu, verici ve yardımsever kişiliğinizle meşhursunuzdur (İmamoğlu ve Demirtaş, 2017: 474-480). Günümüzde mahalli organizasyonlarda kısa pantolonla da bu güreşler yapılabilmektedir. Kısa ve dar bir şekilde sade keçi kılından örme, kemeri ve paçasında ipten paça bağı olan, vücudu saran dar kısa pantolona Çorum ve Amasya yöresinde “Dar” denilir. Keçi kılından pırpıt, yapılırken keçi kılı önce eğirilir ve iplik haline getirilir. Daha sonra bacaklara gelen kısmı boyuna, bele gelen kısmı yani kasnak enine olmak üzere bir bütün olarak örülür. Pırpıt örülürken bacak kısımlarının tek kat, kasnak kısmının ise çift kat olmasına dikkat edilir. Paça bağları sicimden yapılır. Bel uçkuru ise pırpıtın örüldüğü kıldan üç dört kat bükülmüş ipten yapılır. Pırpıtın örülürken arkaya gelen kısmını giyen pehlivana nazar değmesin diye bazen nazar boncuğu da takılmaktadır. Pırpıt, Kastamonu yöresinde kendirden de dokunur ama kıldan yapılmış pırpıt gibi vücudu iyice sarmaz sert olur.
Güreşçiler alnı silmek için mendil taşırlar. Yine hakemin galibi belirlemek için verdiği belge olarak görülür. Hakem güreşin galibine renkli veya mendil büyüklüğünde beyaz bir kumaş parçası uzatır. Güreşçi çadırına dönerken bu bez parçasını eline alır veya kemerine iliştirir. Karakucak güreşinde suya ve beze gitme uygulaması vardır. Güreşirken alttaki güreşçi, kendi oyunu ve kuvvetiyle ayağa kalkamadıkça suya, beze gidemez ancak bulunduğu pozisyonda kendisine su verilebilir, teri silinebilir. Karakucak güreşinde yenişme sonrası kucaklama hareketi görülür. Yenişme durumu olduğu zaman güreş biter. Ayağa kalkar kalkmaz mağlup olan sporcu galip geleni kucaklayıp havaya kaldırarak tartar. Galip gelenin ödülü boynuna asılır, mağlup olana da ödül verilerek sevindirilir.
KAYNAKLAR
Aksoy, Yener vd. (2019). ¨Investigation of Interest to Karakucak Wrestling in Turkey¨., The Traditional Sports Games of Turkic Peoples VIII, (Editör: Cengiz Buyar- Mehmet Türkmen- Nurdin Usee). s.283-298.
Altınölçek, Semih. (2010). ¨Güreş Karşılaşmalarında Müziğin Yeri ve Önemi¨. Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi. C.II, S.1. s.321-328.
Arı, Mehmet. (2018). Unutulmuş Geleneksel Güreşlerden Dutluk Güreşlerinin İncelenmesi (Malatya Bölgesi). Yüksek Lisans Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı.
Aslan, Hüseyin ve İmamoğlu, Osman. (2019). ¨Cultural Dimension of Karakucak Wrestling¨. The Traditional Sports Games of Turkishc Peoples VIII. (Editör: Cengiz Buyar- Mehmet Türkmen- Nurdin Usee). s.543-552
Atabeyoğlu, Cem. (2000). Geleneksel Türk Güreşi ve Kırkpınar. Ankara: Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Yayınları.
Ayverdi, İlhan ve Topaloğlu, Ahmet. (2007). Türkçe Sözlük. İstanbul: Kubbealtı İktisadi İşletmesi.
Biç, M. Hilmi. (1944). Türk Güreşi Yağlı Güreş. İstanbul: Marmara Basımevi.
Ceylan, Levent vd. (2019). ¨Karakucak and Free Wrestling Similarity and Some Differences¨. The Traditional Sports Games of Turkic Peoples VIII, (Editör: Cengiz Buyar- Mehmet Türkmen- Nurdin Usee). s.681-690.
Delice, Halil. (2011). Kırkpınar Türklerde Spor Anlayışı ve Kırkpınar Ruhu. İstanbul: Babıâli Kültür Yayıncılığı.
Demirtaş, Özlem vd. (2016). ¨Dance of Wrestle: A Different Perspective to Dance Art¨. III. International Traditional Turkish Wrestling Symposium and Games. Kahramanmaraş. s.200-205.
Dervişoğlu, Mehmet. (2012). Kırkpınar Güreşleri’nin Halkbilimsel Açıdan İncelenmesi., Yüksek Lisans Tezi. Edirne: Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Edebiyatı Bilim Dalı.
Evrim Deniz. (2007). Türk Selçuklu Devletinde Spor ve Eğlence Hayatı. Yüksek Lisans Tezi. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı.
Fişne, Mücahit vd. (2017). ¨Ata Sporumuz Güreşe Yönelik Günümüzdeki Toplumsal Bakışın Değerlendirilmesi¨. CBÜ Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. C.12. S.1. s.28-42.
Gül Oğuzhan vd. Gül M. Soygüden A. (2018). ¨Geleneksel Yağlı Güreşler ve "Peşrev Çekme" Ritüelleri¨. III. Uluslararası Türk Halklarının Geleneksel Spor Oyunları Sempozyumu. Kahramanmaraş. s.588-602.
Gül, Mehmet ve Özkurt, Burhan. (2021). “Traditional "Karakucak" Wrestling and Its Applications in Turkey” s.173-192, Sport and Athletic Preparations, Performance and Psychology The Applications of Traditional Wrestling in The World, (Ed: Mehmet Türkmen- Adem Kaya) Nova Science Publisher, NewYork/USA. s.173-192.
Gümüş, Ali. (1988). Güreş Tarihi. Ankara: Türk Spor Vakfı Yayınları.
Gümüş, Ali. (1990). Kırkpınar Güreşleri. Ankara: T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Müdürlüğü.
Güven, Özbey. (1999). Türklerde Spor Kültürü. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları.
Han, Adem (Ed.). (2017). Türk Spor Tarihi. Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.
https://pehlivanblog.wordpress.com/pesrev (Erişim Tarihi: 21.07. 2021).
https://www.forumduasi.com/117222-salavat-ne-demektir.html. (Erişim Tarihi: 21.06. 2021).
https://www.marasgundem.com.tr/foto-galeri/goksun-karakucak-gures-festivali-yapildi-491 (Erişim Tarihi: 21.06. 2021).
İmamoğlu, Gülten ve Demirtaş, Özlem. (2017). ¨Clothes and Colors Used in Traditional Wrestling¨. 6th International Turkish People Traditional Games - Sports Symposium Full Text Book, (Ed. Mehmet Türkmen- Osman İmamoğlu-İbraihm Özdemir), Kahramanmaraş. S.7, s.474-480, ISBN: 978-605-4996-53-7. Kahramanmaraş
İmamoğlu, Osman. (2011). ¨Türkiye’de Karakucak Güreşine İlginin Araştırılması¨. Uluslararası Karakucak ve Kısa Şalvar Güreşi Sempozyumu (Ed. Cevdet Kabakcı). Kahramanmaraş. s.57-71.
İşcan, Fehmi. (1988). Türklerde Spor. Ankara: T.C. Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü Yayınları.
Kahraman M. Atıf. (1989). Cumhuriyete Kadar Türk Güreşi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. Cilt 2.
Karahüseyinoğlu M. Fatih. (2012). Küresel Eksende Türk Sporları. İstanbul: Kum Saati Yayınları. İstanbul.
Kaya, Doğan. (2007). Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü. Ankara: Akçağ Basım Yayım.
Mezdeği, Şahin. (2003). ¨Eskiden Güreş Yapılmayan Düğüne Düğün Denmezdi¨. Kahramanmaraş Güreş İhtisas Kulübü 25. Geleneksel Kısa Şalvar Güreş Festivali Kültür Şenlikleri ve Geleneksel Spor Dalları Federasyonunun Şalvar Güreşi Gençler Türkiye Şampiyonası Dergisi. S., (25), s. 28.
Pepe, Kadir. (2011). ¨Geleneksel Türk Güreşlerinden Karakucak ve Yağlı Pehlivan Güreşlerinin Türkiye’deki Yaygınlık Durumunun Bölgesel ve Yöresel Açıdan İncelenmesi¨., Uluslararası Karakucak ve Kısa Şalvar Güreşi Sempozyumu (Ed. Cevdet Kabakcı), Kahramanmaraş. s.73-80.
Pulur, Atilla. (2017). ¨Geleneksel Sporlar ve Ahlak¨. 6. International Turkish People Traditional Games - Sports Symposıum. s., 28-30.
Şahin, Süleyman. (2006). Sosyal Değişme Sürecinde Türkiye’de Güreş Sporunun Toplumsal Dinamikleri., Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi. İstanbul.
Tazegül, Ünsal. (2018). ¨Farklı Toplumlardaki Geleneksel Güreşler¨., AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt .: 6, Sayı : 13, s. Sayfa: 267 - 289.
TGFKGMT (2021). Türkiye Güreş Federasyonu Karakucak Güreşi ve Müsabaka Talimatı (TGFKGMT), 01.10.2014 Tarihli ve 29136 Sayılı Resmî Gazete’de: https://www.tgf.gov.tr/wp-content/uploads,( Erişim tarihi: 21.06. 2021).
Türkmen, Mehmet, İmamoğlu, Osman ve Ziyagil, M. Akif. (2006). ¨Türkiye’de Güreş Sporunun Popülaritesi ve Seçilmiş Bazı Spor Dalları ile Karşılaştırılması¨. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi. S.163, s.77-94.
Türkmen, Mehmet, Kaya, Adem. (2021). ¨Simplified Descriptionas of the Most Common Traditional Wrestling in the World Turkey”. s.335-350. Sport and Athletic Preparations, Performance and Psychology The Applications of Traditional Wrestling in The World. (Ed.: Mehmet Türkmen- Adem Kaya) Nova Science Publisher, NewYork/USA. s.335-350.
Ülküsal, Müstecib. (1987). Dobruca ve Türkler. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları.
Yüksel, Yahya. (2018). ¨Wrestling And Peace in Divan Poetry¨. Journal of Turkish Language and Literature C.4, S.2, s.589-616. Doi Number: 10.20322/littera.397440.
MADDE YAZARI
Prof. Dr. Osman İMAMOĞLU
ISBN
978-625-99966-0-8